Model fabrika için yer aranıyor! Model fabrika için yer aranıyor!


Dünyada AIDS veya HIV enfeksiyonu konusunda toplum farkındalığını artırmak amacıyla 1988 yılından beri 1 Aralık Günü'nün 'Dünya AIDS Günü' olarak kabul ediliyor. AIDS ilk kez 1981 yılında tanımlanmış ve neden olan virüs 1984 yılında izole edilerek HIV adını alırken, hastalığın tedavisinde son yıllarda gelişen yöntemlerle önemli başarılar sağlandı. Hastalığın tedavilerdeki başarılardan sonra artık ölümcül hastalık kategorisinden çıktığı kronik hastalıklar sınıfına dâhil edildiği belirtildi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan İmperial Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hava Aydın, “AIDS dediğimiz tablo HIV hastalığının ilerlemiş evresidir. HIV hastalığı tüm dünyada 1983-84 yıllarında ilk tanımlandığından beri yaygın olarak görülmekte olan bulaşıcı bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) nün en son 2023 verileri ortalama 40 milyona yakın hasta olduğu yönündedir. Türkiye’de en son veriler Halk Sağlığı tarafından 2022 yılının sonunda derlenmiştir. Türkiye’de 36 bin vaka olduğu ifade edilmiştir. HIV hastalığı bulaş yolları; cinsel yolla temas, hasta kişilerin kan ürünleriyle temas ve hasta annelerden gebelik döneminde bebeğe geçme şeklindedir. Özellikle riskli temaslarda bulunan kişilerin bu hastalıklardan korunma konusunda çok dikkatli olması gerekiyor. Birleşmiş Milletler AIDS topluluğunun en son açıklamasında HIV pozitif olan kişilerin yaklaşık yüzde 45'nin hastalığının farkında olmadığını belirtmiştir. Bu çok büyük ve önemli bir orandır” dedi.

“Erken tanı ve tedaviyle AIDS dönemine geçişi engelliyoruz veya çok çok öteliyoruz”
Erken tanı ile AIDS dönemine geçişi ötelediklerini veya tamamen engellediklerini ifade eden Aydın, “HIV hastalığı bulaş riski açısından temaslı eylemlerde bulunmuş kişilerin taramalarını önermek bizim için en öncelikli meseledir. HIV hastalığının dünya için bir sorun olmasının engellenmesi için Dünya Sağlık Örgütü'nün HIV'in önlenmesi konusundaki eylem planı 3 basamaktan oluşmaktadır. Hastaların yüzde 95’ine tanı konulması, yüzde 95'inin tedavisinin yapılması ve yüzde 95’nin de tedavisinde başarılı olunması şeklindedir. Öncelikli mesele HIV hastalarının tanılarının konulmasıdır. 5-10 yıl öncesine kadar belirli klinik özelliklere sahip hastaların tedavi edilmesi öneriliyordu. Artık bu değişti, HIV hastalığı tanısı konulmuş olan tüm hastalarımızı tanısı konulduğu günden itibaren tedavi programına alıyoruz. HIV bulaşından sonra tedavisiz olan hastalarda ortalama 8-10 yıl içinde AIDS dönemine geçiş bekleniyor. Erken tanı ile beraber AIDS dönemine geçişi çok çok öteliyoruz belki hastamız ömür boyu bu döneme geçmiyorlar normal insanlar gibi normal yaşam sürelerini tamamlamış oluyorlar. Üzerine basarak söyleyeceğimiz riskli temaslarda şüpheli durumlarda yaşamış olan kişilerin mutlaka HIV testlerini ilgili uzman rehberliğiyle beraber yaptırmaları gerekiyor" diye konuştu.
Hastalığın artık ölümcül kategorisinden çıktığını kaydeden Aydın, “Ölümcül hastalık kategorisinden HIV çıkmıştır artık tedavilerdeki başarılardan sonra. HIV hastalığı kronik hastalıklar sınıfına dâhil edilmiştir. Bildiğimiz kronik hastalıklar gibi. HIV tanısı almış kişilerin üzerinde müthiş bir baskı ya da ölümle ilgili hastalığın gidişatıyla ilgili korkular mevcut. HIV hastalığının tedavisinde artık gerçekten çok başarılı tedavilere ulaştık. Aşı ve HIV hastalığından korunma, engellenmesi ya da tamamen tedavi edilmesi konusunda da ciddi tedaviler ve çalışmalar sürmekte onlarında güzel haberlerini almayı beklemekteyiz. En güzel haberlerden biri de örneğin birkaç yıl öncesi kadar Kronik Hepatit C, HCV virusunun neden olduğu tedavisiz bir hastalıktı. Artık tamamen tedavide kür sağlanabilen hastalıklar grubuna geçti. HIV hastalığıda etkeni virüs grubundan bir hastalıktır onda da aynı başarıyı elde etmeyi ümit ediyoruz. HIV hastalığının tedavisi ve aşı çalışmaları üzerinde yürütülen, umut vaat eden bir çok çalışma mevcuttur" ifadelerini kullandı.