Türkiye, 1 Mayıs’ı yine gençlerin işsiz, işçilerin ise güvencesiz olduğu bir ortamda geride bıraktı.

Ve, işçinin asgari ücretinin dahi açlık sınırının çok gerisinde olduğu gerçeği de gözler önündeydi. Böyle bir durumda insanlar ‘bayram’ için alanlara koştu.

Ortak istek ise emeğin karşılık bulmasıydı.

Çünkü Türkiye’de ne yazık ki emek karşılığını bulamıyor.

***

İnsanların emeği, karşılığını bulamadığı gibi yıllar yılı zorlu mücadeleler sonunda elde edilen haklar dahi yoğun saldırı altında.

İşçinin aldığı ücret de dalgalanan ekonomi ile artan fiyatlar karşısında eriyor.

Bunun da ötesinde başta kıdem tazminatı olmak üzere, işçi hak ve özgürlüklerinde de işçi aleyhine yaşanan büyük gerilemeler dikkat çekecek cinste.

***

Yine, kadınların çalışma yaşamına aktif bir şekilde katılımını sağlayacak sosyal politikalar da geliştirilmiyor.

Çocuk işçi sayısı ise almış başını gidiyor; ne yazık ki onlar için de hiçbir yaptırım uygulanmıyor.

***

Eşit işe eşit ücret verilmediği gibi, işçinin hakkı liyakate ve ehliyete bakılmaksızın elinden alınıyor.

İş yerlerinde yaşanan kazalara köklü bir çözüm bulunmuyor; bu konuda da kimse üzerine düşen görevi yerine getirmiyor.

***

İşsizlik sayısı ülkede adeta patlama noktasında; ama bunun önüne geçmek için de gerekli yaptırım yapılmıyor.

Özellikle, diplomalı gençlerin işsizliği ise koca bir sorun olarak önümüzde duruyor.

***

Ancak bunların hiçbirine çözüm bulunmadığı gibi insan yaşamının hiçe sayıldığı çalışma şartları ve kazançları bir lütufmuş gibi savunuluyor.

Tüm bu şartlar altında işçinin iş başında olup, memurun ve amirinin tatil yaptığı 1 Mayıs bayram...

Ama kime/niye bayram?

Bilen varsa bana da anlatsın...