Kamu hizmetlerini yapmakla görevli olan meslek grubu memurlardır. Devleti temsil eden memurlara yaptıkları işlere göre aylık maaş ödemeleri yapılır. Son yıllarda memur hakları yeterince geliştirilmemiştir.

Kamu çalışanları maaşlarının %15’ini vergi olarak devlete ödemektedir. Yıl içerisinde toplam 22.000 TL'ye kadar %15, 22.000-49.000 TL arası için %20, 49.000-180.000 TL arası için %27 şeklinde vergi artmaktadır. Maaşların yanında ücretlerin brütünün toplam kazanca eklenmesi sayesinde çoğu memur Nisan ayında %20’ye Eylül ayında %27’ye girmektedir. Bu durumda Türkiye’nin vergi rekortmenleri kazançlarına göre memurlardır. Artık dengeli ve adaletli bir vergi sistemi oluşturulmalıdır. Memurun vergi dilimi yüzde 15’e sabitlenmelidir.

Kamu çalışanı çalışırken aldığı maaşı emekliye ayrılınca alamamaktadır. Tabi ki aldığı ek ödemelerinde emekliliğe sayılmaması nerdeyse maaş ve ek ödemelerle kazandığı aylık gelirin emeklilikte ancak yarısını almasına neden olmaktadır. Yıllarca gerçek enflasyon karşısında eriyen maaşların sonucunda emeklilikte açlıkla karşı karşıya kalmalarına neden olmaktadır. Memurların tüm ek ödemelerinin emekliliğe sayılması gerekmektedir. Kamusal alanda ikramiye alamayan sadece memurlar kalmıştır. Senede iki defa bayram ikramiyesi tüm memurlara verilmelidir.

İnsanların heyecanla beklediği 3600 ek gösterge konusu da çözüme kavuşturulmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanının 3600 ek gösterge sözü vermiş olması emekliliği dolmuş insanlarda biraz daha bekleyeyim mantığı oluşturmuştur. Bu bekleyiş kamuda yeni istihdam alanını daraltmaktadır. Sadece önceliklendirilen dört meslek grubuna değil tüm kamu çalışanlarına ilave 800 ek gösterge verilmelidir.

Yönetici atama sisteminde torpilin öteki adı olan mülakat kaldırılmalıdır. Liyakat ve ehliyet konusunun artık toplumumuzda yerleşmesi gerekmektedir. Hak edenin hak ettiği bir yerde olması için önündeki engeller özellikle kamuda kaldırılmalıdır. Yeni bir yönetici atama sistemi getirilmeli hatta yönetici akademisi kurulmalıdır.

Kamuda yardımcı hizmetliler sayısı yetersiz kalmaktadır. İşlerin sağlıklı yürümesi yeterli donanıma sahip personellerle gerçekleşir. Bu insanlara hem kadro tahsisi sağlanmalı hem de belli bir standarda bağlı atamaları yapılmalıdır. Üniversite mezunu işçilere yaptıkları işlere göre memurluk hakkı da verilebilir.

Sözleşmeli çalışanların özlük hakları incelendiğinde kölelikten bir farkı olmadığı görülmektedir. Aile hayatları olmayan, eşler arasında sorun yaşayanların yanında anne babasını tanımayan çocukları devletimizin nasıl görmezden geldiği halen anlaşılamamaktadır. Acilen sözleşmeli köleliğe son verilmelidir.

Kamu çalışanının özlük haklarının düzeltilmesinin yanında itibarının da arttırılması gerekmektedir. Vatandaşa kamusal alanlarda hizmet eden memurun, devleti temsil ettiği unutulmamalı ve her platformda bu hassasiyetle hareket edilmelidir. Başta siyasiler olmak üzere tüm vatandaşlar tarafından memura gerekli saygı ve itibar gösterilmelidir.