Lozan ile Türkiye Dünya devletleri tarafından resmen tanınınca, artık devletin siyasî rejiminin de belirlenmesi gerekiyordu. Trabzon’da yayınlanan İstikbal gazetesi, 27 Eylül’den itibaren cumhuriyet meselesini gündemde tutarken, İstanbul gazeteleri de makaleler ve haberlerle 24 Eylül’den itibaren konuya geniş ölçüde açıklık getirmişlerdir. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyet döneminde her alanda olduğu gibi eğitim alanında da önemli atılımlar olmuştur.

Sıbyan okullarında ve medreselerde verilen eğitim gençleri bu dünyaya hazırlamaktan çok, öteki dünyaya hazırlayan bir eğitim içeriyordu. Gerçi batı tarzında okullar açılmış olsa da cemaat ve yabancı okullardaki programların denetlenmesi mümkün olamamıştır. 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Yasası kabul edilerek eğitimde birlik sağlanmıştır. Millî Eğitim Bakanlığı, medreselerden okula elverişli olanlarını derhal okul haline getirileceğini, diğerlerinin de satılarak parası ile okul yapılacağını duyurmuştur. 1924’de ilkokullarda, 1927’de ise orta öğretimde karma eğitime geçilmiştir.

Cumhuriyet ilân edildiği sıralarda ülkede öğretmen, doktor, mühendis, sağlık memuru, yüksek okul mezunu vb. yok denecek kadar azdı. Yalnızca Çanakkale Savaşında ikiyüz binden fazla şehit verildiği düşünülür ve diğer cephelerdeki kayıplar da buna eklenirse, durumun ne kadar kötü olduğu kolayca anlaşılabilir. Yalnızca kişi bakımından değil eğitim kurumları bakımından sayısal düşüklük açıkça görülebilmekte idi. Öğretim programları da günün gereksinimlerine cevap vermekten çok uzaktı. Bu yüzden süratle eğitim kurumlarının ve öğrencilerin sayısını artırmak kaçınılmazdı. Öğretim Yasası ile belirlenen esaslara uymayan birçok yabancı okul da kapatılmıştır.

1 Kasım 1928’de yeni Türk harflerinin kabulü ile Lâtin alfabesine dayalı yeni Türk harfleri kullanılmaya başlanmıştır. Gazi, baş öğretmen şanı ile yeni Türk harflerini halka öğretmek için Anadolu’yu gezmiş, meydanlara kara tahtalar kurdurarak halka yeni harfleri öğretmiştir. 1925 ve 1926 yıllarında yabancı azınlık okullarının denetimi hızlandırıldı. Bu okullardaki öğrenciler her şeyden önce Türkçe’yi öğrenecek ve Türklüğü kavrayacaklardı. Orta dereceli öğretmen yetiştirmek için Gazi Öğretmen Okulu ve Enstitüsü 1927’de, Türk dili ve Türk tarihi ile ilgili araştırmalar ve bu konularda bilimsel çalışmalar yapmak için 12 Nisan 1931’de Türk Tarih Kurumu ve 26 Eylül 1932’de Türk Dil Kurumu kurulmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti ilk on yıl içerisinde işe yaramayan eğitim sistemini tamamen değiştirerek yerine modern eğitim ilkelerini koymayı başarmıştır. Karma eğitim Türk eğitiminin vazgeçilmez öğelerinden biri olup ilköğretimi mecburî, her çeşit öğretimi ücretsiz yapmıştır. Okur-yazar sayısı yüzde onüçlerden yüzde doksanlara yükselmiştir. Bütün bu yenilikler ülkenin içinden çıktığı bir savaşın ardından, yokluk ve sefaletin bütün ülkeyi sarstığı, sanayinin paranın bayındırlığın her çeşit mahrumiyetin olduğu bir sırada gerçekleştirilmiştir.

Cumhuriyetin ilanıyla eğitim millileşip, öğrenci andımızda olduğu gibi “Türküm, Varlığım Türk Varlığına Armağan Olsun, Ne mutlu Türküm Diyene” gibi özbenliğini bilen, Türk Milleti kavramını benimseten bir hal almıştır. Günümüzde Cumhuriyet kazanımlarıyla mücadele edenler aslında bu topraklardaki insanların gelecekleriyle oynamaktadır. Şu unutulmamalıdır ki Türk Milli Eğitimi düşünen, dünyaya entekre olmuş ve bilimle yol alan Türk gençlerini yetiştirmeye devam edecektir.