Trabzonspor, Bursaspor maçına başlarken her zamanki gibi iddiamdır, Bordo-Mavililer her takımı yener, her takıma da yenilir mantığıdır ki, bu maçta kesin Bursaspor’u yeneriz diye arkama yaslanarak maçı izleme lüksüne sahip değilim.

Maçın ilk dakikalarında orta saha ile kontak kuramayan, kontra atağa rahat çıkamayan bir Trabzonspor izlenirken dakikalar geçtikçe rakibin oyununa pozitif anlamda biraz tepki veren futbolcular bilecekler ki bu bir müsabakadır, aynı dili kullanan değil, aynı duyguları paylaşanlar galip gelecektir.

Adı futboldur. Her zaman, her maçta bir öpen takım, bir de yanağını uzatan takım vardır.

İşte dakika 23. Yerinde bir varyasyonla Rodallega ile sahne alan ve de 1-0 öne geçen Trabzonspor, büyük bir avantaj yakalayarak anlattırdı ki rakibe atılan bir gol rakibe hükmetmez. Rakibi terbiye eder.

Kazanma arzusunun en güzel meyvesi atılan goldür ki oyunda var olmamızı sağlar. İlk yarı Trabzonspor rakibini kendi alanında karşılayarak ve Bursaspor’u kendi üzerine çekerek arka boşlukları kullanmayı amaçlarken, zaman zaman da baskı yiyerek rakibine pozisyon verse de oyun içerisinde zaman zaman hızlı çıkışlar sonucu pozisyon bulan takımdı.

Unutmamak gerekir ki saha içinden ziyade saha dışında Trabzonspor’un pek çok sorunu vardır. Hiç kimse kulüpte neler oluyor, ne sıkıntılar çekiliyor bilinmiyor. Bilemezler de. Bir de o yönden bakıldığında ilerinin zeminini hazırlamak için bu maçları kazanmamız lazımdı.

Her insan takımının kazanmasını isterken bilmeliler ki Trabzonspor karanlıktan korkan bir takım değildir. Lakin dertler çoktur. Bu da önemli bir unsurdur. Trabzonspor, ağır borç yükü altında kurtuluş reçetesini ararken biz gazetecilerin dünyasında birinci sırayı eleştirmek ve yargılamak alırken, her birimiz bu ihtirasın eseri olmaktan kurtulamazken, kendimizi bazı duygulardan asimile ederek Trabzonspor’un parlak sonuçlarına değil de, bu sonuçları nasıl elde ettiğine bakmalıyız. Zaman bu durumun zamanıdır.

Unutmadan ikinci yarıya başlarken Toure’nin yerindeki müdahalelerini unutmamalıyız. Dakika Ordu (52). Burak Yılmaz gereken neyse yaptı, ama adı futbol olmadı.

55. dakikada sonra yükselen bir tempoyla oyuna ağırlığını koyan Trabzonspor, rakibin gardını kırmasa da oyuna değer katan takımdı.

Bu arada maçın yorumunu yapan eski değerimiz Hamdi Arslan’a da iki kelime demek isterim. Trabzonspor, Bursaspor maçı oynuyor, bırak Kasımpaşa maçında kim ne oynamış, kim kötü oynamış. Kenardan hocalık yapmak kolay bir iş. Trabzonspor’un futbolcuları yaşlıymış, gençmiş, bu işleri bırak. Bak futbol tarihine her sekiz futbolcu arasında yaşları üst seviyede üç futbolcu oynuyordu. Kardeşim Hamdi. İstersen yanlış düşün, ne düşünürsen düşün, Trabzonspor maçlarını yorumluyorsun. Rica ediyorum her durumda kendi kafanla düşün. Bir başkalarının kalıp sözleriyle maçı yorumlama.

Dakika 70. Bursaspor’un yoğun baskısı var. Olmadı Burak olmadı. Hiçbir futbolcu camianın üzerinde değildir. Hiçbir futbolcu da vazgeçilmez değildir. Bu takımın sana bu şartlarda ihtiyacı vardır. Kenardan Trabzonspor’u temsil eden kim olursa olsun, saygı duyacaksın, hele ki bu insan Trabzonspor’u üst seviyede temsil eden Ünal hoca olmuşsa iki kere saygı duyacaksın. Olmadı top yönetim kurulundadır.

Demiştim ya son dakikalarda Bursaspor’un yoğun baskısı altında geçiyordu. Adı futbol, her şey var. İşte bir kaza golü, stresi üzerimizden atamadık.