Yaşadığımız şehir Trabzon’da, vatandaşlarımız tedirgin oluşu bizleri bir yerlere götürüyor.

Gecenin on ikisi biri, araç kornaları, yırtılan egzoz sesleri, patlayan ses maytapları, sarhoşların naraları, yolu kesen araçlar, parlayan havai fişekler,

korkudan saha sola kaçışan ve ölen kuşlar, uykusundan şokla uyanan çocuklar, hastalar, yaşlılar, rahatsız olan insanlar.

Sahipsiz şehir Trabzon, kuralsız şehir Trabzon!

Bir vatandaşın feryadı şehri TrabSON!

Katılmamak mümkün değil. Kentimizde halkımız pamuk ipliğine tutunarak yaşıyor. Tavan yapan işsizlik, hüküm süren hukuksuzluk saygıyı da sevgiyi de unuttu. Senelerce imara açılan yerlere daima rant gözüyle bakılmış kent labirentli sokaklara ve betona teslim edilmiştir.

Günü kurtarma politikalarıyla torunlarımıza nefes alacak alan yok gibi.

Caddeler motorlu araçlarla doldu.

Vatandaşın yürüme alanları park oldu.

Caddelerde ve kavşaklarda polisin düdük sesleri kulağımızı tırmalıyor. Bu kenti yönetmeye çalışan tüm yetkililerin bir soruya yanıt vermelerini vatandaş olarak bekliyoruz. Trabzon marka şehir ve dünya şehri olacak dediniz. Marka şehir veya dünya şehri olmanın kriterleri ne olabilir acaba?

Vatandaş haklı olarak feryat ediyor. Trabzon’da bir kuralsızlık aldı başını gidiyor. Peki, vatandaşların şikayetleri bitiyor mu? Kontrolü olmayan bir yerde korna sesleri de yükselir, zamanı belli olmayan maytap sesleri de yükselir.

Üzülerek söylemek istersek, ulaşım master planından ısrarla uzak duruluyor. Denetim istikrarı yok. Kuralları sürücüler ve vatandaşlar koyuyor.

O zaman vatandaş haklı, ağlayan Trabzon!