Ligin ilk yarısında perişan olan, dolayısıyla camiasını da perişan eden Trabzonspor, transferlerle güçlendirilmiş kadrosuyla Bursaspor’a karşı çok önemli bir maç oynuyor.

Her maç önemlidir de, bu maç ekstradan daha da önemli.

Zira ikinci yarının ilk maçı.

Eğer Bordo-Mavililer bu maçta da mağlup olursa işler hepten sarpa saracak..

***

Neyse ki Yusuf ve Uğur’un golleriyle yarım saat dolmadan 2-0 öne geçtik..

Üstelik iyi de top oynuyoruz..

Ceza alanımız civarında bir pozisyon..

İkinci golümüzü atan moralli Uğu,r hakeme ha bire itiraz ediyor. 

Ediyor da ediyor.

Hakem git yerine diyor, eliyle de gösteriyor, ’Yoksa kart çıkaracağım’”

Uğur açılıyor ama, ağzı susmuyor ki..

Bişeler diyor, diyor  ve sonunda sarı kartı görüyor.

Derken,ikinci yarının hemen başında hakem Uğurlu, N’Doye’a  haklı haksız ikinci sarıdan kırmızıyı çıkarıyor.

Hakeme itiraz edenlerin en önünde kim var?

Gene Uğur..

Bişeler diyor, dikleniyor,falan filan.

Yahu arkadaş, o an bir sarı kart daha görüp kırmızıyı alsan Trabzonspor anında 9 kişi kalmayacak mı?

 9 kişi kalan takım  uzatmalarla birlikte kalan 45 dakikada ne yapacak?

Ben sana söyleyeyim, maçı en az 5-2 kaybederdik..

Doğrudur, Trabzonspor taraftarı hırslı futbolcuyu sever ama, sen herhalde hırslı olmakla hırçın olmayı karıştırıyorsun..

Allahtan ikinci sarıyı görmedin de, maçı kazandık..

Trabzonspor gibi üst düzey bir takımda forma giymene rağmen, mahalle maçlarında yapılmayacak  bu tür  hatalar yapıyorsan, bu işte bir yanlışlık var..

İtiraz elbette olacak ama, nerede duracağını bileceksin.

Göz göre göre kart görmekde ne oluyor.

Zaten bir sarın varken ikincisini görmek için ayrıca çaba görmenin mantığı nedir?

Bu sefer hem sen hem de takım iyi sıyırdı ama bir başka maçta böyle bir yanlışı sakın yapma.

Trabzonspor’u da yakma..

***

Hem bak asıl yeri stoper olan Medjani’de geldi.

Bir başka stoper Mustafa Akbaş’da var.

Ayrıca kurmaylar bir stoper  transferini daha düşünüyor.

Hazır formayı giymişken, çıkarmak için bu kadar çaba niye?

Düzgün çocuksun ama yetmez.

Akıllı olmak da yarar var!

OLCAN'I HATIRLAYAN VAR MI?

Mehmet Ekici’nin İstanbul’da  futbol oynamak istemesine..

Fenerbahçe’de forma giymek sevdasına hiçbir şey diyemem.

Kimse de diyemez..

Ben Trabzonspor’da kalmasını isterim ancak, eğer giderse inşallah  her şey istediği gibi olur.

Lakin iyi düşünmek lazım..

Çünkü bunları yazarken Olcan Adın geliyor aklıma.

Trabzonspor’dayken hemen her hafta spor  programlarının assolistiydi..

Solaçık, solbek, ve hatta sağaçıkta sergilediği başarılı futbolla, tüm Türkiye ondan bahsederdi, sürekli milli takıma çağrılırdı..

O da kapılmıştı İstanbul sevdasına ve gitmişti Galatasaray’a..

İlk başlarda formayı giydi lakin sonradan yedek kulübesinin demirbaşı oldu.

Daha sonra da kayboldu..

Şimdi nerede ben bilmiyorum..

Yani, Trabzon’daki hesap İstanbul’a uymadı.!.

Olcan’ın adını da ne zamandır  kimse duymadı..

Akıllı  olmakta yarar var!..

AMAN DİKKAT GENÇ YUSUF!

Sadi Tekelioğlu’nun zamanında  hocamıza hayırlı olsun demek için Trabzonspor’un bir antrenmanına gitmiştim. Kendi arasında çift kale maç yapıyordu takım.

Sahanın kenarından izlerken bana yakın oynayan uzun boylu bir genç çekmişti dikkatimi..

Top alıp vermesi, saklaması,  verkaçları, çalımı, ortaları birinci sınıftı..

Alaattin Kazancı arkadaşıma  sormuştum, ‘Kim bu ?’diye..

‘Yusuf Yazıcı abi’ demişti..

Ne iyi futbolcu ya, sanki Cruyf gibi demiştim..

***

Nitekim gazeteye döndüğümde antrenman sayfası yaparken , ‘ Trabzonspor’da benim bile bilmediğim  Yusuf Yazıcı diye çok iyi bir genç var’ diye de yazmıştım..

Ve o Yusuf bulduğu şansları iyi değerlendirerek belli bir yere geldi..

Geldi de asıl tehlike şimdi başlıyor.

Eğer attığı ,attırdığı gollere, gazete de çıkan ‘yıldız,mıldız’ haberlerine kanıp ta, ‘Ben artık oldum’ derse..

Eyvah ki ne eyvah!

Doğmadan ölenler kervanına katılması kaçınılmaz olur..

Bak evlat nasıl bir öğrenci çok zeki de olsa henüz birinci sınıfta diploma alamazsa..

Sen de birkaç maçla yırtamazsın..

Henüz Trabzonspor Üniversitesi’nin birinci sınıfındasın.

Diploma almana daha çok var.

Bu gidişle alacağın da kesin..

Lakin  şimdi yapman gereken şu:

Okudukların ve duyduklarınla elbette gururlanacaksın ama artık daha da çok çalışacaksın.. 

Bütün bu güzel şeyler senin işe daha çok sarılmana  sebep olacak..

Havaya girmene değil..

Üstelik senin özel bir misyonun da var..

Kalıcı olacaksın ki, arkadaki gençlerin de önü açılsın..

Üstelik bu işin sonu, bir fani için hiçbir şeyle kıyaslanmayacak nimetlerle dolu..

Hem kendisi hem de ailesi, yakınları için..

Göreyim seni ,sakın havalanma..Yoksa bir daha ayaklarının üzerine düşemezsin..

Demek ki neymiş;

Akıllı olmakta yarar var..