Biliyorum, hiç bayram gününe yakışmayan bir başlık.  Ama ne yaparsın ki, başka bir ifade gücüm yok.

Yüce Allah, insanı "eşref-i mahlukat" olarak yarattı.

Yani, insanoğlu yaşayan canlıların en şereflisi.

Bu yüce tanımlamaya layık olabilenlere ne mutlu...

*

İnsanoğlunun nasıl bir yolda ilerlediği konusunda zaman-zaman düşünürüm.

Düşünür ve karamsarlığa kapılırım hep...

Sizin de mutlaka dikkatinizden kaçmıyordur mutlaka...

Gazetelerin sayfaları cinayet haberleriyle dolu dolu... Aslında bu haberler; gazete sayfa sekreterlerinin dikkatini çekenler.

TV haberlerinde de cinayetler veriliyor.

Ya diğerleri... İşlenip de gazete sayfalarında yer almayan cinayetler? TV'lerde söylenmeyeler.

"Eşref-i mahlukat" olan insan nasıl oluyor da birbirini boğazlıyor, öldürüyor?

Diyeceksiniz; "Habil ile Kabil"den gelen bir süreklilik...

Bir büyük günah!..

*

İnsan insanı öldürmesi yetmiyor anlaşılan; doğayı da tahrip ederek öldürüyor.

Ağaçları, ormanları kesip-kesip yeni yerleşim alanları açıyor kendine.

Aynı amaçla yakıyor.

Taş ocakları kurarak doğanın kalbine hançer saplıyor.

Çevre doğal değerlerini hiç umursamadan fabrikalar, termik santraller kuruyor.

İnsan kendi yaşam alanlarını yaşanılır olmaktan çıkarıyor.

Hal böyleyken, bir de dünyayı paylaşmak için aralarında savaşan insanların yarattığı tahribat... İnsan ölümleri... Doğa katliamı... Hava kirliliği...

İnsanoğlu ilerleyen çağlara karşın kendi benliğini iyiden/güzelden yana yenileyip geliştirecek yerde; aksine daha büyük katliamlara yol açacak savaş hazırlıkları yapıyor.

Ne yazık ki; bunu da kalkınmış Batılı insanlar düşünüyor.

*

Gazete haberi okuyunca başlıktaki laneti okudum içimden.

Siz de okumuşsunuzdur mutlaka...

Sapanca ilçesinde insan diyemeyeceğim bir yaratık; yavru bir köpeğin kuyruğunu ve bacaklarını kesip atıvermiş orta yere... Kaybolup gitmiş...

Şimdi sorulur mu, niçin, neden böyle yaptı diye?

Şimdi bu insanlığın yüzkarası olayı yapan da “eşref-i mahlukat” öyle mi?

Allah kahretsin!..