İstanbul'un simgesi demesek de önemli yapılarından biridir Atatürk Kültür Merkezi. Şahsen dıştan görmüşlüğümün ötesinde bir rabıtam da olmadı bu Opera mekanıyla. Bir edebiyatçı olarak işin içine sanat girdi mi bizim hücrelerimizdeki devinim artar, daha bir dikkat kesiliriz.

Ama Batı'dan gelen opera ve bale gibi sanatlar mutlaka iyidir ama biz yüzeysel bir bilgiye sahibiz. "Bina ile sanat yıkılyor" gibi beylik laflar bizim dıyarımızda büyük laf olur.

Hükümet artık işlevselliğini yitirmiş Opera binasını yıkıp yenilemek istiyor.

Birileri "yıkılıyor" kelimesini duyar duymaz "vay irticacılar" vaveylasını basıyorlar. "Daha güzeli yapılacakmış" cevabına "bana ne" diyorlar.

Yani "yıkılıyor" kelimesini duymak kafi geliyor bu tiplere.

Bu bina nice tiyatro, opera ve bale sanatının seçkin eserlerine sahnelik yapmış.

Cumhuriyetin aydınlık yüzü olarak biliniyor.

Tabii bir Mimar Sinan eseri de değil. Nihayeti betonarme bir yapı. Yani tarihi eser niteliği taşımıyor.

Pek âlâ yenisi yapılabilir.

Binanın yenilenmesine itiraz eden aslında benden farksız aydın bir arkadaşla sohbet ediyoruz. Baktım ki mevzuyu siyasi içeriğe bulandırmanın ötesinde bir bilgiye sahip değil.

Sordum kendisine...

"Peki arkadaş sen baleden anlar mısın?"

"Mesela 'eşape' nedir bilir misin?"

"Yahut 'tülü' hakkında bir malumatın var mı?"

"Hadi bunları bilemedin 'efase' hakkında bir şey söyle..."

Ben ağaç o duvar öyle kalakaldık.

Neyse biz toplum olarak bilerek ya da bilmeyerek tuttuğumuz siyasetin kumpasına ilk kez düşmedik ya...

Arkadaşıma "Sen aslında 'Bale'yi bilirsin, çünkü sen Trabzonspor'dan sonra Real Madrit taraftarısın. Onun sol açığı değil mi Bale?"

Biraz aşağılanmışlık duygusu ile gerginleşse de kolay geldi yola.

"Haklısın, Opera binası yıkılıyormuş, yenisi yapılacakmış veya yapılmayacakmış bize ne?"

"Ha şöyle yola gel be! Benim dıştan gördüğüm, senin ise hiç görmediğin bir binanın tasası bize mi düştü? Düşmedi tabbii..."

Arkadaşımı iy i tanırım Sözcü'nün sözcüsü...

"Hadi ben edebiyat tahsili yaptım, az çok sanattan anlarım. Sen kimya okudun, iş hakikati görmeye geldiği zaman timya oluyorsun".

Uzatmadık makamı.

Yıkıldıysa daha iyisi yapılsın. İstanbul'a yolumuz düşerse onu da dışarıdan ya görürüz ya görmeyiz.