Her sporsever derbi maçlarının sonucu oynanmadan bilemeyeceğini bilir.Trabzonspor-Galatasaray maçının ilk yarısına bakıldığında Sırı-Kırmızılı takımdan daha çok pozisyon üreten
takım Bordo-Mavililer’di. Futbolda ‘olmadı mı olmuyor’ diyemeyiz.Yakaladın mı atacaksın. Atamadık. İlk yarı rakibi Galatasaray’ın sahasında baskı kuran daha çok görünen takım Trabzonspor
iken tek eksik bulamadığı goldü.
Konuk takıma gelince son oynadığı Avrupa kupasındaki performansının çok uzağında 1 puana dahi razı bir takım görünümündeydi. Her maç önemlidir lakin bu maç iki kat önemlidir. Çünkü Trabzonspor’un rakipleri Galatasaray,Fenerbahçe ve Beşiktaş’tır.Şimdi bilemiyoruz tabi ki takdir Ünal hocanındır, sakatlıktan çıkan Ekuban’ı ne zaman sahaya süreceği ve de prens
Sturridge’yi oyuna ne zaman dahil edeceğidir.
Sahanın her yerinde elinden geldiğinin daha iyisini yapmaya çalışan Trabzonspor,ilk 45 dakikada görmüştür ki bu Galatasaray da yenilmeyecek takım değildir. İkinci yarı risk alarak oyunu orta alanda karşılaşan rakibe karşılık ikinci yarının ilk dakikalarında hemen Sörloth ile aradığı golü bulan Trabzonspor oyunu forse edecek derken karşısında daha dirençli ve de daha dengeli
oynayan Galatasaray’ı gördü. Bu dakikadan sonra stresi büyük bir maç olduğu için ister istemez geriye yaslanmanın bedelini yediği golle ödedi Bordo-Mavililer.
Bazı maçlar oynanarak kazanılmıyor.Lakin Galatasaray geldikçe gelerek öyle bir mücadele örneği gösterdi ki Trabzonspor adına ilk yarı fazla pozisyon bulamasa dahi ikinci yarı maçta üst seviyede bir mücadele ve de pozisyonu olan bir devreydi. Galatasaray geldikçe geldi ama Trabzonspor’da yüzde yüz üç tane kaleciyle karşı karşıya pozisyonu kullanamadı.
Sonucunda son dakikaları nefes kesen bir maçtı. Aslan’ı elimizden kaçırdık kafesine koyamadık.