Amerikanın eski Genel Kurmay Başkanı Rigvay Erzurum’da bir konferans vermişti. “Atatürk niçin büyüktür” sorusuna yanıt vermeye çalışıyordu. “Amerikanın kurucusu Jonc Washington, Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür. Her ikisinde işe sıfırdan başladı. Washington’un arkasında Kanada’nın altın madenleri vardı. Amerikanın temelleri bu altınlar üzerine oturdu. Mustafa Kemalin arkasında kandan, gözyaşından, ezilmiş halktan başka bir şey yoktu. Ama o ezilmiş halkta eşi benzeri görülmemiş bir özgürlük sevdası vardı. Atatürk bunu gördü. Ülkenin temellerini bu sevda üzerine kurdu. Bu iki lideri kurucu olmalarının dışında kıyaslamak mümkün değildir. Onun için ben “Mustafa Kemal’e hayranım” elin Amerikalısı böyle diyordu o yılarda.. Bu görüş Rigvay açısından da tarih açısından da doğruydu. Ama Atatürk’ü büyük yapan başka özelliklerde var.

Bakınız, Cumhuriyetten sonra en uzun Cumhurbaşkanlığı yapan Atatürk’tür. On beş yıl. En kısa Cumhurbaşkanlığı yapanda Özal’dır. Atatürk on beş yıl içinde yurt dışı gezisi hiç yapmadı. Nedeni, niçini araştırmak biz aydınların görevi olmakla birlikte esas tarihçilerin görevi diye düşünüyorum.

Atatürk’ün manevi oğlu sayılan Behçet Kemal Çağlar bir gün kendisine soracak olur. Paşam, Yurt dışına hiç gitmediğinizi biliyorum. Acaba bunun özel bir nedeni var mı? Büyük insan gülümseyerek şu cevabı vermiş:

“Çocuk bu fakir milletin parası benim için çok değerlidir. Bu parayı öyle hesapsız kitapsız harcayamazsın. Bunun vebali çok ağırdır. Ben Ankara’dan tüm gelişimleri izliyorum. Gerekli yerlerde ağırlığımı koyuyorum. Benim kimseye ihtiyacım yok. Bana ihtiyaç duyanlar ayağıma geliyor” . Bu yanıt kendini dünya lideri zannedenlere de bir ders niteliğindedir. Ata Yurt içi gezilere çok önem verirdi. Bu gezilerin hepsi planlı ve programlıydı. En çok ziyaret ettiği iller Bursa ve Trabzon’du. Trabzon’a üç kez geldi. ( 1924-1930- 1937) son gelişinde tüm mal varlığını Türk halkına bıraktığının müjdesini yine Trabzon’da verdi. Peki, Atatürk Trabzon’a bu denli önem vermesinin özel bir sebebi var mı?

Bu sorunun cevabını yine kendi konuşmalarından verelim. “ Ben tüm savaşlarda, tüm cephelerde en ön saflarda Trabzon uşaklarını gördüm. Hayatım boyunca en büyük desteği onlardan aldım. Her zamana onlara inandım, onlara güvendim. Karadeniz, başta Trabzon olmak üzere bana hep güven verdi.” Trabzon’un Atatürk sevdasının, Atatürk’ün Trabzon sevdasının bu teraziyle tartmalıyız.

Atatürk’ten sonra gelen Cumhurbaşkanlarının hayatının büyük bölümü yurt dışında geçiriyor olmasının mantığını anlamış değilim. Bu konuda yurt dışı şampiyonu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 57 Ülke 125 gezi yaptı. Demirel’i Sezer izledi. Sezer 37 Ülkeye 49 gezi yaptı. Özal 29 Ülkeye 40 gezi yaptı. Evren 23 Ülkeye 40 gezi yaptı. Sunay 15 ülkeye 17 gezi ve Bayar 13 ülkeye 17 gezi gerçekleştirdi. Korutürk 4 ülke Görsel ve İnönü ise birer ülke gezdi.

Aslında gezi sayısına değil de bu gezilerin ne getirip ne götürdüğüne bakmak lazım. Getirileni görmedik ama götürülenleri siz hesaplayın. Sevgi ve saygılarımla…