Kaç yıldır söylediğim bir şey var ki; ‘Saha sonuçlarını bırak kasaya bak.’

Çünkü saha sonuçları bugün kötü olur yarın iyi.. Ancak kasanın içi boşaldı mı bugünkü durumlar kaçınılmaz olur.

Ekonominiz yoksa, alemi cihan olsanız bile hiçbir yere faydası olmaz. Bugün güçlü ülkeler dünyanın gidişatını belirliyorsa, bunun tek sebebi ekonomidir.

Geçmişte dünyayı sallayan nice ülkeler vardır bu gün neredeyse ele muhtaç, dolayısıyla sıkıntılı günler yaşamaktadırlar.

***

Sadri Şener’in son döneminden başlayan, İbrahim Hacıosmanoğlu ile doruğa çıkan, Muharrem Usta’yla durumu muhafaza eden; Ahmet Ağaoğlu ile sallantıya devam eden Trabzonspor’un batan ekonomisi için söylediğim tek şey; Trabzonspor için SEFERBERLİK.

Zaman zaman sesimize kulak verenler olsa da, çoğunlukla ben bilirim havası hakim.

Mesela büyükşehir belediye başkanı bir atılım yaptı sonunu getirmedi.

Sivil toplum örgütlerinin ayağa kalkmasıyla oturması bir oldu.

Taraftar ise durumu kabullense de şampiyonluk hayal ediyor.

Ancak kendi kendimize kaldığımız zaman Trabzonspor’dan başka hiçbir şeyimiz olmadığının propogandasını yaparız.

Yaparız da bu konuda ne yaparız.

Hiçbir şey!

Batıyoruz beyler batıyoruz..

Mesela şöyle bir alışkanlığa dönüştü..

Başkan Ağaoğlu, “140 milyon TL ödedim” diyor.

Nasıl ödemiş?

Kulübe ek gelir mi sağlamış?

Farklı bir kaynak mı yaratmış?

Yöneticiler ceplerinden para mı koymuş?

Hiç birisi değil.

Peki nasıl?

80 milyon kredi Halk Bankası’ndan.

50 milyon Okay ve Bero’dan.

Kalanlar da kampanya, reklam ve kombineden.

İyi de, zaten kim olsa bu paralar kasaya girecekti!

O zaman sizin özelliğiniz, farkınız ne?

Şimdi de 15 milyon TL Castillo’dan geldi.

Demek Addülkadir ile Yusuf’u da sattık mı...

Al sana kaynağın kralı!

Neredeyse kâra geçtik!

***

Başkan ayrıca geçtiğimiz günlerde büyük bir müjde verdi.

“Çok şükür bu sezon maçlara katılabileceğiz” dedi.

Lisans paralarını ödemişler..

Bütün kulüpler hemen hemen aynı durumda.

Ayrıca Atay Aktuğ döneminden bu yana bütün yönetimler zamanında da bu böyle.

Mesela geçtiğimiz günlerde bir Sefa krizi yaşandı.

18 yaşındaki oyuncuyu ikna edip imza attıramadılar.

Sonucun doğrulunu, yanlışlığını tartışmıyoruz, gelinen noktanın vahametini belirtiyoruz.

Yapılan bir çok yaygaranın karşılığının olmadığını görüyoruz.

Trabzonspor’un gelmiş olduğu noktada işin isimlerden çıkıp, Trabzonspor’u sevenlerin oluşturacağı geniş tabanlı bir konsensus yönetimine ihtiyaç ve mecburiyet vardır.

Yoksa Ali gider Veli gelir, Trabzonspor’un sıkıntıları artarak devam eder.

Aralık kongresine sunulan borç da 1. 1 milyara çıkar..

Borç oraya çıkar ama..

Yönetime talip çıkar mı bilemem.

Hem çıksa da bu kısır döngü katlanarak devam eder.

***

Bir kez daha tekrarlayalım ki Trabzonspor’un çözümü geniş tabanlı birlik, beraberlik ve bütünlükten geçer.

Lakin Trabzon’da bu nasıl sağlanır onu da bilemem!

Çünkü bizde herkes her şeyin en iyisini bildiği için kimsenin aklına fikrine ihtiyaç duymaz!

Hele bir de sorumlu bir koltukta oturmuşsa..

Onlar alim, herkes cahil...