Her bayram aynıdır..

Herkes ,‘Nerede o eski bayramlar’ diye yakınır durur..

Durur da, sanki her şey eskisi gibi de, bir bayramlar değişti.

Daha iki gün önce görmediniz mi haberlerde?

5-6 yaşındaki yavrucak havuzda suyun altında çırpınıyor da, bir metre uzağındaki vicdansız bir saplama, hiç oralı olmadan dönüp arkasını gidiyor!

Çocuk da kara toprağa..

**

Bayramı bırak da,kaldır kafanı Boztepe’ye bak!

‘Boz’u kalmış ama’ Tepe’ sizlere ömür !..

5-10 sene sonra çocuklar soracak babalarına, annelerine;

‘Buraya niye Boztepe deniyor.’ diye..

Gel de anlat!

-Evladım burada çam ağaçlarıyla kaplı bir tepe vardı sen doğmadan!..

**

Suyundan, havasına , sebzesinden meyvesine, balığına kadar ne aynı kaldı ki …

30 santimden küçük istavriti beğenmeyip denize atardık,şimdi 10 santimine palamut diye saldırıyoruz.

Yere düştüğünde yayılan kokusu iki mahalle öteden duyulan domateslerin hemcinsleriyle bir devre tenis maçı oynarsın şimdi..

Plastik mübarek!..

**

Peki, o pazar günleri neredeyse bir mahallenin birlikte yaptığı pikniklerden eser kaldı mı?

Sarmalar ,dolmalar sarılır,ya Hacımehmet’e dere kenarına, havaalanına denize, ya da Boztepe’ye, Soğuksuya çıkılırdı..

Şimdi;

10 kat apartmandaki dairene çıkıyorsun de, ne selam veren var, ne de alan!..

Zaten top oynayacak, alan da kalmadı..

Şimdi mahalle maçları aut, Playstation’da futbol in..

Sağına Ronaldo’yu, soluna Messi’yi alıyorsun, kendini de santrafora koyuyorsun.

Ne terli terli su içip hasta oluyorsun, ne de ayakkabı eskitip azar işitiyorsun!

Hem şimdi, her evin kapısının üzerinden sokağa sarkıp mahalleyi mis gibi kokutan hanım elleri de yok artık.

Değil bahçeli ev, mahalle de kalmadı, özlemle anıyorsun..

Çoğu yerde bok kokusuyla tur atıyorsun..

**

Fener’i G.Saray’ı,Beşiktaş’ı 2 farklı yendiğinde üzüldüğümüz..

Değil yenilmeyi, berabere kalmayı,” Acaba bugün kaç gol atarız” diye düşündüğümüz Trabzonspor aynı mı sanki?

Takım sahaya çıktığında Trabzonlu oyucuları sayardık ta, 6’yı, 7’yi aşağı düştü mü kızar,”Bu ne biçim Trabzonspor’derdik.

Şimdi bir Yusuf’cuk var, onu da yemek için fırsat kolluyoruz!

**

Eleştiriye tahammüllü insan da kalmadı ya..

Siyah pantolonunun ağı söküldüğü için arkadan beyaz donu gözüken adamı uyarıyorsun da, öyle bir bakıyor ki sana.

Sanki anasına küfrettin.

La teşekkür istemiyoruz, maksat rezil olma!

Kamu ya da özel bir kuruluşun yanlışını dile getirirsin, ..

Apar topar cevap gelir anında;

“Bunlar bizi yıpratmak isteyenlerin maksatlı yorumlarıdır. Amaçları karalamak”

Yok ya..

Zaten o haberleri yazanlar,söyleyenler de , ilk seçimde Belediye Başkanlığına, Trabzonspor yönetimine, milletvekilliğine adaylığını koyacak ya!..

Onun için uğraşıyorlar!

**

Bırak başka bir sürü şeyi, sevdalar aynı mı sevdalar?..

Sevdiğinin 5 santim araladığı perdenin arkasındaki siluetini görmek için verdiğin mücadeleleri unuttun mu?

Komşusu önünü keser,mahalleli, “Burada ne arıyorsun” der, hesap sorardı..

Hele abisi çakarsa davayı..

Allah muhafaza!

Her şey kolaylaştı şimdi.

Whatsapp, Twitter, Facebook, İnstagram..

Abisi eşkıya olsa ne gam..

**

Bunları uzat uzatabildiğin kadar da, demek istemem o dur ki;

Tüm suçu bayramlara yükleme..

O günler geri gelecek diye, boş yere bekleme..

Çünkü bütün bunlara sebep olan, 3 kuruşluk menfaat için 15 takla atan..

Ölmüş eşeği kuzu eti diye satan..

Vicdanını vestiyerde unutan bizleriz..

**

Bu yüzden etmeyelim bayramlara haksızlık..

Ayıp bile değil artık hırsızlık..

Sen iyisi mi;

“Ara beni cepten, bozuşmayalım hepten”..

Hepinizin 30 Ağustos Zafer ve Kurban Bayramını kutluyorum..