Türkiye’nin dünya konjonktürü içerisindeki yeri malum. Her ne kadar bazı ortamlarda gerçekleri görmeden  kullanılan itham dolu bu “herkesle kötü olduk” ifadesi yanlı ve siyasi olarak ortaya atılan itham olmaktan ileri gitmemektedir.

Sakın “Avrupalılarla dost(!) geçineceğiz” diye onların keyiflerine göre hareket etmemizi kimse beklemesin.

Eğer konuya ülke menfaatleri açısından bakarsak bugüne kadar ABD ye ve Avrupa’ya her dediklerine eyvallah dedik te ne oldu.

Hani bir söz vardır “yedirmekle dost olunmaz” diye.

İşte bu da buna benzer. Bu adamların her istediklerine eyvallah demekle ancak kendimizi küçültüp onların karşısında ezilir duruma düşeriz. Yine de sizi adam yerine koymaz sizin dediğiniz ve beklediğiniz tarzda dost ta olamazsınız.

Bugüne kadar onların kulüplerinden itibar sahibi olalım derken  hayatı bilah hep veren taraf oduk. En basiti ortada bir “gümrük birliği” ucubesi Tansu Çiller zamanında bayram olarak ilan edilmişken meğer bize modern “kaputülasyon” olarak yutturlulduğu iş işten geçtikten sonra anlaşıldı.

Şimdi de bazı mihraklar “yeniden milli mücadele” çıkışımızı görmezden gelerek veya göremeyerek  “Türkyenin Suriye’de işi ne?” diyerek bizim arka bahçemiz Ortadoğu’yu batı aleminin insafına terk etmemizi istiyorlar.

Hangi akla hizmetse?

Eğer Türkiye Suriye’de olmasa idi, bu harekatlar yapılmasa idi ve de Fransasından ABD sinin temsilciler meclisine varana kadar bize bu denli ters kararlar alınır mı idi? Alınan bu kararlar her ne kadar bizi enterese etmese de bunların zorunun Türkiye’nin Suriye ve Iraktaki yaptığı çıkışların onların yüzyıllık planlarını bozma girişiminin intikamı (!)  kararları olduğunu anlamamak için ya kör ya hain veya akılsız olmak gerekir.

Elbette Türkiye gereğini yapmıştır. İlgililerin, taraf olun olmayın bunların bedelinin maddi, manevi ve siyasi olacağını hesap ederek yaptığından da en ufak şüphemiz yoktur. Türkiyenin Ortadoğu’da yok farz edilmesini ülkesini ve torunlarının geleceği konusunda endişe sahibi olan kim kabul ederdi?

Bizler bu denli çıkışların faturasını tabii ki içeride bazı sıkıntılara maruz kalarak ödüyoruz. Fakat her türlü provokasyona rağmen yine de ülkemiz bu günleri bu oranda bir hasarla atlatıyor ise bunu da normal karşılamak gerekir. Diğer taraftan, bundan sonra gelecek günlerin daha iyi bir performansla yaşanmasını temin bu hükümetin görevidir. Bu beklenti, kendisine oy veren seçmenin ve muhalefetin temsilcileri dahil tüm  vatandaşların hem beklentisi hem de hakkıdır.