Dört ay önce geçirdiğim bir rahatsızlık sebebi ile yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Derler ya herşeyin başı sağlık. Sağlık olmayınca insanın keyfi de olmuyor. Gazeteden arkadaşlarımız sağolsun beni arayıp, “Abi epey ara verdin hadi bir başlıyalım” diyerek beni adeta fişeklediler.

Bizim en büyük derdimiz “vatan”.

Vatan söz konusu olunca hani derler ya “gerisi teferruattır” işte bu iş te böyle.

Ha, ya Trabzon, Trabzonumuz söz konusu olunca? Meselenin geri kalanı hepten teferruat oluyor. Nedendir? Derseniz. Gün geçmiyor ki eski dostlardan “Ah yakılan, yıkılan, harabeye dönen Trabzonumuz.”  Nerede o güzelim yalılar, kumsallar, birbirine saygılı insanlar, sokalarımızın temizliği vs.

Millete bir dokun bin ah işit. Bu güzüelim şehir hakkında nereden tutsanız insanlardan hemen bir “vah, vah” nidası alıyorsunuz. Arada hava durumuna bakmadan, aşırı nem, aşırı kalabalık, uzun sokakta size adap dışı omuz atan genç kızlarımıza rağmen gezinmeden olmuyor.

Olmaz tabi, büyükler ne demiş “gezen tilki yatan aslandan yeğdir.” Gezmeyince göremezsin, görmeden de bir şeyleri karıştırmak olmaz, olmuyor. Oturup bir köşede birkaç dostla iki çift lâf edelim derken hemen aradan birileri sokalarımızda özellikle perişan edilen Meydan Parkı’nda gezinirken burnunun direğini kıran yemek, kebap ve balık ızgara kokuları. Yahu böyle şey olur mu? Trabzon’un en merkezi alanı lokantacılara adeta peşkeş çekilmiş. Adamların masaları meydanı işgal etmiş. Sen aralardan geçmek için yemek yiyenlerden nerede ise izin almak zorundasın. Yani rezaletin ta kendisi. Yemek yiyenin, lokantacının hakkı var ama geicinin, yayanın hiçbir hukuku yok. Gel parkta gezin(!) masaların, sandalyelerin arasında “Kıvırtmalı oynuyorsun adeta.” Hooop... “Kıvırtmalı” deyince aklıma hemen futbol geldi buradan da güzelim Avni Aker Stadı ve Yavuz Selim’in şu andaki rezil kepaze durumu. Artık oradan geçerken yüzümü Boztepe’ye çeviriyorum görmeyeyim diye.

Neee... Boztepe’ye mi dedim? Al sana onparalık daha. Yahu şu kırkyılda kendi kendine ağaçlanan, yeşer Boztepe’yi böyle delik deşik edip kalan son yeşil manzarayı da katletmek kimin aklına geldi? Gazeteye ceza gelmese ağzımı bozacam da kalsın bakalım. Hangi geri zekalı bu projeyi yaptı, kimler onayladı, kazmayı kim vurdu vurduttu. Allahım bu ilde rahat nefes alıp birisine “Allah razı olsun” diyeceğimiz bir köşemiz de mi yok. Aha alın size Aşıklar Parkı; nam-ı diğer Fatih Parkı. Ne halde, ne zaan biter, insanlar burada bir bardak çay ile mütevazi keyif yapardı onu da ellerinden alıp “Ticarethane” lere alet ettiler. Rahmetli Berber Sali olsa da Aşıklar Parkı’nın halini görse. Neyse bir kez belimiz doğrulttuk ya artık bundan böyle belediyenin yakasını bırakmak yok. Tabii sevgili dostumuz Ortahisar Belediye Başkanı A. Metin Genç’e de sıra getireceğiz.

Şimdilik hoşça kalın.