Anlatı bu ya! Yurttaşın birinin bir kamu kurumunda çözümlenmesi gereken çok önemli bir işi varmış. Ama gelin görün ki günler günleri, haftalar haftaları, aylar ayları izlese de dilekçesi bir türlü işleme dahi alınmazmış.

“Bugün Git, Yarın Gel” ötelenmelerinden bunalan adam, derdini kime anlatsa “haklısın” cevabıyla daha bir hınçlanır dururmuş…

Sonuçta ne denli haklı olduğunun ayırdında olsa da, bir türlü hakkına ulaşamamanın hüznüyle kendini paralarmış.  Onun bu üzgün halini gören yakınları “bir kez de git konuyu şifahen anlat” demişler. “belki yüzyüze görüşmek çözümleyici olabilir?”  çıkarımıyla o da en yeni esvaplarını sandıktan çıkarıp giyinmiş kuşanmış, olanca nezaketiyle huzura varmış. Başlamış derdini anlatmaya;

-Efendim malumunuz kurumunuzda çözüm bekleyen bir sorunum var. Durum şöyle şöyle… başvurumun üzerinden hayli zaman geçmesine karşın işimizin halen sürüncemede kalması bizi ziyadesiyle müşkül durumda bırakıyor. Zarar görüyoruz. Şayet lütfedip durumu irdelerseniz, haklı olduğumuzu göreceksiniz. Sizden ricamız hakkımızı teslim etmenizdir…

Dikkatle dinleyen ”İşini bilen!” bay yetkili; gömüldüğü koltuktan doğrulup zile basmış ve gelen adacıya, “Falan beyi çağır!” demiş. Falan bey gelmiş, konuyu başbaşa konuşmuşlar.

Ardından “işini bilen!” bay yetkili hakkını aramaya gelen adama dönüp “Durum biraz karışık ama” demiş, madem kalkıp buralara kadar geldiniz “ Sizin için bir şeyler yapmaya çalışacağız.”

Önünde duran kocaman ciltli kitabın sayfalarını itinayla çevirmeye başlamış. Ve nihayet aradığını bulmuş;

-Size 1211 sayılı Kanunu tatbik edeceğiz demiş!

Uygulamanın ne anlama geldiğinin ayırdında olamayan yurttaşımız şaşkın şaşkın bakadursun.

“İşini bilen!” Bay yetkili sesini biraz da yükselterek;

-1211 sayılı Kanunu tatbik edelim, dedik ya! Şimdi siz gidin de iki gün sonra gelin.

Adamcağız çıkmış dışarı. 1211 sayılı kanun ne ola ki? Diye düşüne düşüne giderken aklına bir avukat arkadaşı gelmiş.

“Gidip ona bir danışayım” demiş. Durumu tüm açıklığıyla arkadaşına anlatmış. Avukat da önce durumu anlamamış, sonra Kanunlar Kılavuzu’na göz gezdirmiş… Ve başlamış kahkahalarla gülmeye.

Neye uğradığını şaşıran vatandaş, biraz da alıngan bir sesle;

-Yahu ne gülüp maytap geçiyorsun? Zaten benim derdim başımdan aşkın… Yardımını istedik, sen gevrek gevrek gülüyorsun.  Nedir bu 1211 sayılı Kanun allasen?

Gülmekten kendini alamayan Avukat arkadaşına “Çıkar cebinden bir kağıt para” demiş. Adam cebinden bir beşlik çıkartmış;

Oku bakalım üzerinde yazılanı

“ 14 Ocak 1970 tarih ve 1211 sayılı kanuna göre çıkarılmıştır.”

Avukat “Anladın mı şimdi?” demiş. “Sana uygulanacak kanunun ne olduğunu?”

O kadar açık ve net anlatılmıştır. Anlamamak ne mümkün! TAMAM demiş!

Kendine yaşatılanlardan bunalmış adam, Ofisin duvarında asılı duran bir eski devlet adamının tebessüm eden portesinden de mana çıkarıp… “ senin memurun” eksiksiz işini sürdürüyor “halen” diye söylene söylene, Hızlı adımlarla bankanın yolunu tutar.

Sağlıklı, huzurlu güzel bir hafta sonu dileklerimle…