Eğitim genel anlamıyla bireyin yaşamındaki farklı disiplinleri düzene sokan, ömür  boyu kalıcı davranış değişikliklerine neden olan işlevsel bir süreçtir. Eğitim, bireylerin dünyaya bakış açısını, kültürünü, inançlarını, yaşam tarzını belirlemesini ve sosyalleşmesini amaçlar.

Öğretimden farklı ve daha kapsamlı olan eğitim anne karnındayken başlar, ölüme kadar devam eder.

İnsan hayatın anlamını, yaşadığının farkına varmayı, kendini ve çevresini tanıyıp kendisine ve çevresine değer vermeyi eğitimle öğrenir. Eğitilmemiş bir birey toplumdaki yerinin, konumunun, görev ve sorumluluklarının farkında olamaz.

Eğitilmiş insan modernleşen toplumdan kendini soyutlayamaz. Modernleşen toplumda daima bir değişim ve dönüşüm içerisindedir. Değişime ayak uydururken sorgulamazsak körü körüne uygularsak bir takım yanılgılara düşeriz.

Yaşadığımız çağda modern çevre ve iletişim araçları o kadar yoğun, güçlü ve kuşatıcı ki insanlar farkına bile varmadan bu baskının altında kalıyor.  Bu kuşatmanın olumsuz yönlerinden kaçınıp özgün bir medeniyet ve mutlu bir birey için sürekli ve mana ile dengelenmiş eğitime ihtiyacımız var.

Eğitimin amacı daha başarılı, mutlu, özgüven sahibi, kendisiyle barışık, Çevresine faydalı, verimli, huzurlu, üretken, inançlı, ahlaklı bireyler yetiştirmek olmalıdır.

İnsanı iyi eğitebilmek veya eğitememek bir toplumun kaderini ve geleceğini belirler. Bu sebeple eğitim çok önemli, bir o kadar da zor bir ilimdir.

Kişinin başarısında öncelikle ailelerin yaklaşımı önemlidir. Bazı ebeveynler çocuklarının kendileri gibi başarılı olabilmeleri için veya kendi yapamadıklarını onlar üzerinden gerçekleştirmek isterler.

Ailelerin bu hırsı çocuklarına hiç bir zaman ulaşamayacakları yerlere göz dikerek sadece zaman ve enerji kaybettirecektir.

Bu noktada ailenin çocuğu tanıması ve onunla sağlıklı diyaloğu önemlidir. Hepimiz çocuklarımızı tanıdığımızı sanırız ama nelerini tanırız, nelerini biliriz? 

Çağımızda yeni teknolojiler ve eğlence endüstrisi aile yapısını etkiliyor, değiştiriyor.

Teknoloji ve iletişim araçları ile karakteri oluşmadan, hayatı tanımadan, bir değer sistemiyle güçlenmeden, tavrının, duruşunun, tutumunun, beklentilerinin ne olduğunu bilmeden karşısına çıkan erişimi kolay malumata boğulmuş bir bilgi ile karşılaşan gençler maalesef gafil avlanıyor.

Buralardan gelen yoğun etkiler gençlerin inançlarını, çevrelerini ve -ailelerin geçmişten gelen değerleriyle çok farklı yeni sosyal değerlerini oluşturmaktadır. Görüldüğü gibi ailenin birey üstündeki rolünü sınırlayan teknolojinin çocuk ve gençlere etkisi büyük ölçüde olumsuz olmaktadır.