Okulun eğitim sistemdeki yeri ve önemi büyüktür.  Ama eğitim için okul yeterli bir şart değildir, çünkü okulu başarılı yapan şeyler yalnız para ve onunla satın alınan veya yaptırılan güzel binalar, kaliteli eğitim teknolojileri değildir.

Eğitim binalar kadar binaların dışında da verilir çünkü. Aslında toplumun kendisi bizzat eğitici bir faktördür. İnsanlar, eğitimlerinin çoğunu burada alır. Ancak eğitilmiş olan bir toplum, bireylerini eğitebilir. O halde eğitim, okulun eseri değildir. Okuldan ziyade toplumun içinde elde edilmesi gereken ve insanın kendinde mevcut faziletlerin eseridir denilebilir.

İnsanın yetişmesinde kilit nokta saygıdır; farklılığına saygı, fikirlerine saygı, hayallerine saygı göstermek gerekir.

Eğitimde başarı için kişinin yeteneğine, cinsiyetine, yaşına, ilgilerine, kapasitesine göre yönlendirilmesi ve sevdiği alanla uğraşması gerekir. Eğitimin her kademesinde kesintiye uğramadan yürütülecek çalışmalar, öğrencilerin özgün düşünce güçlerini ortaya çıkaracak, onları kalıplara sokmayacak, özgürce kendilerini ifade edebilecekleri şekilde olmalıdır.

Öğrencilere beyinlerini bir sürü bilgi ile doldurmak yerine çocuğu görmeye, aramaya, sormaya, denemeye, sonuçlandırmaya alıştırmalı ve toplumda, hayatlarında kullanabilecekleri bilgileri vermelidir.

Toplumsal gelişme sürecinde; bilginin, kültürün, değerlerin nesilden nesile aktarımla kuşaklar arası bağları ve model olma yoluyla toplumsal bağları güçlendirir. Toplumsal yozlaşmayı önler, medeniyet seviyesini yükseltir.

Başarı için sadece hayatın bir döneminde ve sadece okullarda veya kurumlarda alınan bilgi eğitim olarak yeterli olmaz, bu eğitimin sürekliliği, değişen şart ve ihtiyaçlara göre yenilenmesi de elzemdir.

İnsanın kendini geliştirmesi çok önemlidir ve öğrenmenin sınırı yoktur, bence en kalıcı ve etkili eğitim görkemli binalarda, en süslü sözlerle, en meşhur hocalarla verilenler değil, verenin bildiğini hissettiğini gönülden inanarak aktardığı eğitimdir.

Bu yolculukta günümüz insanı refaha ve rehavete düşmüş, asıl amaçlardan uzaklaşmış görünüyor.

Bu sebeple kendini bilme gayretinden uzaklaştığından beri toplum birçok şeyi kaybetti. Değer yargılarımız değişti. Bütün bu olumsuzluklara rağmen bir eğitimci olarak gençlerin ve çocukların olduğu her yerde ümitte vardır, diyorum ve bu yüzden ben geleceğe ümitle, çocukların gözlerindeki sevgiyle bakıyorum.