Sporla yatıp kalkanların yolu bizim gibi her sabah Faroz-Beşirli sahili arasındaki yürüyüş yoluna düşer. Güneş enerjisinin verdiği güçle adımlarınızı atarsınız, rüzgarlı veya yağmurlu havalarda ise kendinizi sporun akışına bırakırsınız. Her ne olursa olsun doyumsuz tadına bir şekilde sporun varırsınız. Sağlık için yaşamın önemli bir parçası değil midir sporda nefes almak, güne zinde başlamak. Bu bilinçle her sabah inatla, aşkla kendimizi bırakıyoruz sporun kucağına. Bırakmasına bırakıyoruz da bir nefes aldırmıyorlar bize arkadaş. Nasıl yazmayayım, nasıl dert yanmamayım, nasıl isyan etmeyeyim, nasıl bu duruma kayıtsız kalayım. Kalamam arkadaş. Ben birileri gibi bakar kör olamam, kafamı kuma sokamam.

Düşünebiliyor musunuz yürüyüş yolumu lağım akarları esir almış..! Hele de Gülcemal projesi nedeniyle bir alanı lağım akarları bataklık haline getirmiş. Etrafa öyle bir koku yayılıyor ki inanın bana insanın bayılası, kusası geliyor.

Bırakın Dünya’da, Türkiye’de belki de bir örneği yoktur yaşam alanının belki kötü bir tabir olacak ama bu şekilde içine edildiği... Ben ve benim gibilere sağlıklı bir ortamda spor yapmanın zeminini hazırlamakta hükümlü olanlar, insan sağlığına ne kadar değer veriyor o da tartışılacak bir durum. Aslında tartışmaya da gerek yok. Görüntü ve koku ortada.

Bizi bu duruma mahkum eden zihniyetteki kişilerin o kötü görüntüyü görmeyip, o pis koku burunlarını sızlatıp başını döndürmediği için bilemezler spor yaparken neler çektiğimizi, nasıl bir öfkenin içimizi kapladığını.

Bir lütfedip oturdukları yerden kalksınlar kendilerini sahile bir atsınlar da görsünler o muhteşem manzaranın insanlara ızdırap olduğunu. Sağlıksız bir ortama çanak tutanlara buradan sesleniyorum. Bırakın da nefes alalım. Bırakın da sporun tadına varalım. Bari bunu bize çok görmeyin.

TARİH SİZİ AFFETMEZ
Cephanelikteki tarihi dokuyu bozan yapı hakkında birkaç gündür önemli gelişmeler yaşanıyor. Ombudsman tavsiyesi ile Ortahisar Belediyesi harekete geçerek inceletme başlatmasını önemli bir adım olarak görüyorum.

Göz göre göre Trabzon tarihinin ranta kurban edilmesi bu şehirde yaşayan birey olarak benim gibi herkesin vicdanını yaralamıştır. Hiç kimsenin kabulleneceği bir durum değildir tarihi dokunun üzerine kabus gibi çökülüp maddi gelir kapısı haline getirilmesi. Orada geçmişi yaşamak, tarihi iyi anlamak gibi bir yolculuğa çıkar huzur bulmak istersin. Ama bizde böyle mi? Hayır. Gözlerinizi para bürür, umurunuzda olmaz tarihi doku. Onlar kazanacağı paraya bakar. Böyle bir topluma dönüşüyor olmamız ne kadar acı. Şimdiler de ise birileri tarihe sahip çıkılması konusunda bir adım attı ve gözler Ortahisar Belediyesi’nin yapacağı incelemeden çıkacak sonuca çevrildi. Elinizi vicdanınıza koyun ve öyle karar verin.

Tarihi Trabzon’dan ayırmayın ki geleceği yazmak isteyenleri geçmiş yolunda ışık olsun.

Yoksa tarih sizi affetmez.

BİZ NASIL BÖYLE OLDUK
Trabzonspor şehir için vazgeçilmez bir sevdadır. Kazanırsa her şey güzel, kaybederse her şey kötü. Bir maçla göklere çıkarılır, şampiyonluğun en büyük adayı olarak lanse edilir veya yerin dibine sokulur. Böyle bir taraftar profili vardır Bordo-Mavili takımın. Dolayısıyla Trabzonspor’da yöneticilik yapmak zordur keza hocalıkta ve futbolculukta.

Hep başarılı olmalısınız ki birilerine yaranabilesiniz veya kafanızı yastığa rahat koyabilesiniz. Yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal misali bir yolculuğun içerisinde sürüklenip gidersiniz. Kimsenin umurunda değil Trabzonspor’un ekonomik sıkıntısı. Önemli olan değil midir taraftar için saha sonuçları.

Dışarıdan gazel okumak güzel. Ama kulübün içi yangın yeri olmuş kimin umurunda. Her gün ne icralarla uğraşılıyor, ne zorluklara göğüs geriliyor, ne uykusuz geceler yaşanıyor. Tabii ki diyebilirsiniz, ‘yönetime talip olanlar böyle bir durumun içerisinde kendilerini bulacağını bile bile göreve talip oldular, ne anlatıyorsun? Kazın ayağı öyle değil beyler.

Trabzonspor kayyum tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı anda Ahmet Ağaoğlu ve yönetimi sorumluluktan kaçmadı, korkakça davranmadı. Ateşten gömleği giymekten geri kalmadı.

Trabzonspor’un karanlık günlere doğru yol almasına mani oldu. Hala olmaması için müthiş bir savaş veriliyor. Çok şey istemiyorlar. Sadece görevi devraldıktan sonra dillerinden düşürmediği sabır kelimesini defalarca ifade ediyorlar. Ama onu da anlayan yok. Üst üste alınan yenilgiler sonrası Ağaoğlu ekibini hedef tahtası haline getirilmedi mi. Şimdi Kasımpaşa maçı kazanıldı fırtına dindi.

Ama yarın olası bir kötü sonuç sonrası yine birileri ortaya çıkacak gözlerini karartarak acımasızca saldıracak. Karalama kampanyasına çanak tutacak. Kulübün durumunun vahimiyetini bilenler tenzih ediyorum. Çünkü onlar sadece saha içine bakmayan Trabzonspor’a gönül verenler. Bırakın yönetime köstek olmayı destek olun da gelecek için bir ışık görelim.