Trabzon'un iki gözbebeği olan Süleyman Soylu ile Berat Albayrak arasında nedenini bilemediğimiz bir sebepten "küslük" yaşandığı basına düştü. Peşin söyleyelim; "biz ne firaktan (ayrılık) ne de bıraktan" yanayız.

Biz, aynen devamdan yanayız.

Karadeniz'in şahsiyetli hizmetler almasında temel taşları olan bu insanların, "uzlaşamamaları" hem biz gazetecileri hem de bölge vatandaşlarını üzmektedir. Tez elden bu iki mümtaz şahsiyetin aralarında varit olduğu söylenen meseleleri çözmeleri tek beklentimizdir. İki bakanın etrafında bulunan insanlara aradaki "diyalogsuzluğun kalkması" adına ödevler düşmektedir. "Armudun sapı üzümün çöpü" deyip oluşan mesafeleri "memleket bir hedef bir" ilkeselliğinde "zail" etmek gerekir.

Halkla ikisinin de iletişimi fevkalade iyi. Birini birine tercih edecek hiçbir sözü sineye çekmek mümkün değil. Birileri araya girecek, düşman çatlatırcasına "önemli bir sorun yok" söylemiyle aynı hedefin yolcuları olduklarını göstermelerini sağlayacak. Aksi halde hem partilerine hem de liderlerine hiç de tahmin edemeyecekleri zararlar verirler.

Trabzonlu olmak, herkesin malumu olduğu üzere tek başına memleket sorumluluğu üstlenmek demektir. Ekstra bir payeye gerek yok. Bu nedenle şehrimizin geleceği, bölgemizin saadeti ve kalkınması için bu insanlara dünden daha çok muhtacız. Bakınız Trabzonspor maddi ve manevi açıdan yerlerde sürünürken, bu iki değerimizin birbiriyle uğraşması gayesiz enerji sarfiyatı anlamına gelir. Onlardan bu takımın önünü açmalarını, eksikliklerini giderecek çözümlerde ön almalarını bekliyoruz. 24 saatimizi vakfettiğimiz "tek moral değerimizin" göz göre göre erimesine, bu "ikili çatışma" derinlik kazandırır ki mazallah toparlanması daha da güçleşir.

Yatırımlar noktasında da bölgemizde büyük gedikler açılır. Hem DSİ'nin hem Karayolları'nın hem Denizcilik İşletmeleri'nin hem de çay ve fındık üreticileri birliklerinin istendik hamleleri yapması engellenir ki yine Allah esirgesin demekten başka ne diyebiliriz.

Halkın iki bakanımıza güveni tamdır. Memleket için yaptıklarını da takdirle karşılamaktadır. Bir kabine değişikliğinde Trabzon belki iki belki de bir bakanını kaybetmesi riski taşımakatadır. Buna sebep olmamak için de uzlaşmaktan başka çareleri yoktur. Telafisi olmayan adımlar ikisine de yakışmaz.

Birileri nifakı artırmak için değil hayrı büyütmek için devreye girsin lütfen. Şayet bu yapılmazsa hep birlikte kaybedenlerden oluruz.

"Ya devlet başa ya kuzgun leşe" restleşmesi iki değere de yakışmaz. Bütün karşılıklı kötü sözlere rağmen "Devlet" devletle buluşmuşken bundan misal almak gerekmez mi?

Biz kurum olarak bakanlarımız arasında bir ayrım yapmıyoruz. İkisini de kıymetlerimiz olarak görüyoruz.

Sonnokta'yı şöyle koyalım; ne kendinizi ne de bizi üzün. Yakışmaz çünkü bize hüzün.