Bin yıllık Türk yurdu Suriye’de, söylenenlere göre 65. zırhlı mekanizma taburumuz kalleş bir saldırıya uğradı. Askeri yetkililerin açıkladığına göre 36 fidanımız bir daha aramıza dönemeyeceklerdi. Şehitlik şerefiyle rütbelenen bu yiğitlerimiz Anadolu’nun dört bir yanından koşup vatan mücadelesine katılmışlardı.

Kendilerinden önce binlerce kahramanımızın da o topraklar için canlarını feda ettiklerini bilerek, severek ve isteyerek gitmişlerdi o topraklara. Ama eski KGB ajanı ve sonrasında KGB’nin başkanı olan Putin’in aymazlığa varan açıklamasıyla Suriye askeri elbiseli Rus hainler tarafından şehit edildiklerini milletimiz, kısa süre içerisinde öğrenerek şehitlerine ağlıyordu.

Üstelik Putin gayet pişkin bir şekilde, “Kimse Türk askerinin orada olduğunu bilmiyordu” yalanıyla birde bizimle dalga geçebiliyordu. Madem Türk askerinin orada olduğunu bilmiyordunuz o zaman kimi bombalattınız, kime gecenin zifiri karanlığında pusu kurdunuz, dağları, taşları mı uçaklara bombalattınız! Yani bilmeden bombalattığınız yerde 36 Türk askeri tesadüfen mi şehit oldu? Hani derler ya; “yüzü astarından pahalı” diye, işte bu da aynen öyle bir şey. Bu ihanetler, kalleşlikler, pusular elbette ki bizi yolumuzdan çeviremez, ancak Nusayri Esad’ı da asla kurtarmaya yetmeyecektir.

Şehitlerimizin hepsinin birbirinden anlamlı hayat hikâyeleri var. Muhtemel bunların çoğunu sosyal medyadan okumuşsunuzdur. Hele bunların içerisinde bir tanesinin hikâyesi var ki “yürek burkan” bir özellikte. Şehidimiz Tolga Cansın’ı dinleyelim. Şehadetinden kısa bir süre önce, sosyal medya hesabından yayınladığı mesaj çok ama çok anlamlıydı. Ne yazmış şehidimiz, birlikte okuyalım…

“Garip gurebanın çocukları vatan için şehit olurlar. İnanarak, mertçe, dövüşerek ölürler. Karadeniz’in yemyeşil yaylaları, cennet gibi dereleri için. Ege ve Akdeniz’in inci gibi koyları için ölürler. Ölürler ve öldürürler. Can alırlar can verirler birlikte omuz omuza.”

“Acı olan şudur ki; bu garipler, ömürleri boyunca uğruna öldükleri cennet vatanın cennet köşelerinde bir hafta tatil yapacak parayı ve vakti bulamazlar. Kiminin evi sıvasızdır, kimisi hasta anasını yaşatıp kardeşlerini okutmak için, çaresizlikten sınırlarda nöbet bekler. İşte bir şeye ağlayacaksanız bu gariplere ağlayın, bu ana kuzularına ağlayın.”

Devlet, vatan müdafaasında, kendisinin varlık sebebi olan vatandaşları arasında elbet aldığı ve verdiği hizmetlerde bir ayrım yapmaz. Ancak insanlar kendi sosyal ve ekonomik imkânlarını doğru ve ahlaki kullanmayarak şehidimizin de vefatından önceki mesajında anlatmaya çalıştığı yanlış uygulamalara sebep olabilir. Bu topyekûn kalkınma ve sorumluluk bilincimizin gelişmesiyle ortadan kaldırılacak sosyal bir hastalıktır.

25 yaşında ve bekâr olan şehidimiz toplumsal bir fotoğraf çekmiş. Bize göre şehidimiz demek istiyor ki; bizi ağlamayın, bizi anlayın.

Tüm şehitlerimizin ruhları şad, mekanları cennet olsun.