Dün Trabzonspor’da yaşanan olağanüstü kongre sürecini kaleme almış, takımın ve şehrin içine düşürüldüğü çıkmazdan nasıl çıkacağına dair görüş belirtmiştim.

Tahribat her ne kadar altından kalkılamayacak kadar büyükse de Trabzon’un her şeyin üstesinden gelecek bir potansiyele fazlasıyla sahip olduğundan bahsetmiştim.

Trabzon’un siyasetçisinden, bakanına, sanatçısından sporcusuna, muhtarından taraftarına kadar herkesin elini taşını altına koyarak bu karanlık tabloyu dağıtması gerektiğinin altını çizmiştim.

Ancak son 2 gündür yapılan bazı açıklamalara bakınca tüm bu dediklerimizin gerçekleşmesi pek mümkün olmayacak gibi.

Trab’zor’ dedikleri şey gerçek galiba.

 “Tüm katmanların içerisinde olduğu, taraflı tarafsız herkesin kabule edeceği bir yönetim anlayışına kavuşmalıyız” derken belki bir hayalden bahsediyoruz.

Çünkü “Ben o olursa olmam”, “O kim ki ben onun arkasında yönetimde olacağım”, “Başka adam mı yok Trabzon’da” türünden söylemlerle daha ortada dahi olmayan bir yapıya muhalefet ediliyor.

Trabzonspor bu kötü durumdan bu kafalarla kurtulamaz.

Böyle olursa Allah korusun yarın dünden ve bugünden daha kötü olacaktır.

Bu kafalarla Trabzonspor ancak eninde sonunda Katarlılara satılır.

Futbol şehri Trabzon için de, “Becerip bir takımı yönetemediler” dedirtiriz.

***

KULÜBÜN DE BİR ANAYASASI YAPILMALI ARTIK

Her şeyden öte Trabzonspor’un artık nasıl yapacaksa, takımı aşırı borçlandırma işine son vermesi lazım.

Her gelen yönetim kendi kafasına göre harcamalar yapıp, işin içinden çıkamadığı zaman da “Hadi bana eyvallah” diyememeli.

Bir kural, kaidesi, anayasası, yaptırımı olması lazım bu işin.

Bir Genel Müdür nasıl çalıştığı kurumu sınırsız borçlandırma hakkına sahip değilse, bir dernek başkanı yaptığı işlerin nasıl bir hesabını veriyorsa, bundan böyle Trabzonspor yönetiminin de bir şekilde hesap vermesi gerekir.

Bu kadar borcun nasıl oluşturulduğuna dair kimsenin net bir şey bildiği yok.

Geçmişten beri sürekli artan borç yüküne hiç kimse bu zamana kadar dur diyemedi.

Ve bu günlere gelindi.

En azından bundan sonra böyle felaketler yaşamamak adına bir şeyler yapılmalı.

Trabzonspor kimsenin babasının çiftliği olmamalı.

Ye, iç, gez, kullan ve kazan, itibar sağla, ihale al, servete servet kat ama Trabzonspor sürekli borçlansın.

Bu anlayışa da artık bir son verilmeli.

Yoksa daha çok uzun yıllar biz borç konuşuruz.

***

EN ÇOK DA TARAFTAR KAHROLUYOR

Trabzonspor bu şehir için kendisine gönül verenler için bir futbol takımından çok öte bir şey.

Şehrin insanlarının hayali, geçmişi, geleceği, sevinci, geçim ve yaşam kaynağı kısaca her şeyi Trabzonspor..

Koca bir şehir onunla yatıp onunla kalkıyor.

Galibiyette, güneş bile daha parlak açıyor, yenilince 40 derece sıcak bile olsa herkes bu gibi kesiliyor.

Ayakkabıcı bile “Satışlar artıyor abi” diyor 3 puan cetvele yazılınca.

Lokantalarda yemek kalmıyor.

Dolmuşlar dolu gidip dolu dönüyor.

Bordo-Mavi insanımızın yegane yaşam kaynağı..

Haliyle bu çöküş süreci de en fazla Trabzonspor taraftarını kahrediyor.

Şehrin her yerinde Afrin’den çok, ittifaktan çok, ülkenin durumundan çok, “Ne olacak bu Trabzonspor’un hali?” sorusuna cevap aranıyor.

***

‘NEYİM VARSA FEDA OLSUN’DİYORLAR

Dünkü yazımdan dolayı Hasan Değirmenci adlı bir okurumuz aradı..

Dün bahsettiğimiz, “Yeter ki etrafında toplanılan, dürüst, samimi bir yönetim oluşturulsun. Bu şehir onun arkasından gider. Samimi bir yönetim, “Yeni sezonda hedef 5 milyon forma” dese eminim ki asgari ücretli dahi gider formasını alır. Dürüst bir yönetim, “TS 1967 yaz … numaraya SMS at senin de Trabzonspor’a 20 TL katkın olsun” diye bir SMS kampanyası başlatsın eminim ki milyon TL’ler toplanır.” ifademize sonuna kadar katıldığını belirtti.

Ve ekledi:

“Asgari ücretli sayılırım. 3 çocuk okutuyorum. Ancak neyim varsa Trabzonspor’a feda olsun. Neyim varsa satar eder bu takıma bağışlarım. Yeter ki bu takımın başına adam gibi bir başkan gelsin, dürüst olsun, kendini değil bu kulübü düşünsün, canımızı veririz.”

İşte Trabzonspor taraftarı bu anlayışta.

Yeter ki ortaya samimi bir yapı konulsun. Borç da kapanır, şampiyonluk da gelir.

***

GAZETECİLER CEMİYETİ KANUNİ PARKI’NDAKİ BU BİNADA OLMAZ MI?

Trabzon Gazeteciler Cemiyeti yıllardır Meydan’daki yetersiz binasında hizmet vermeye çalışıyor.

Ne koşulları yeterli ne de alanı..

Bazı illerdeki cemiyet binalarının yanında bizimkisi tavuk kümesi gibi.

Bu mesleğe başladığımdan beri kafamda hep, gazetecilerin ailesiyle, eşi ve dostuyla birlikte gidebileceği, misafirlerinin ağırlanabileceği bir misafirhanesinin olduğu, toplantıların, seminerlerin yapılabileceği, lokalinin, barının, mescidinin, yemekhanesinin olduğu bir Trabzon Gazeteciler Cemiyeti tasvir ettim.

Mevcut binada bunları sağlamak mümkün değil ve yeni bir yer arayışı olduğunu da biliyorum.

Tam da bu noktada dün DHA’dan Osman Şişko’nun paylaşımını gördüm.     

Bu fotoğrafı paylaşıp, “Burası Kanuni evi yanındaki eski TÖMER binası. Durumu içler açısı mekruh bir halde. Bu binayı yıllardır basın müzesi olarak istiyoruz ama bize yıllardır orayı başka bir vâkıfa verildiği söyleniyor. Bu haliyle daha fazla dayanamaz” diye yazmış.

Basın Müzesi bir kenara dursun bu bina, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere Büyükşehir Belediyesi’nden talep edilmelidir.

Trabzon adına yakışan bir gazeteciler cemiyetine kavuşmuş olur. 

Ne de olsa basın 4. Kuvvet değil mi?

***

İL TURİZM KOORDİNASYON KURULU NE İŞ YAPAR?

Sümela Manastırı..

2 yıldır kapalı..

Ne zaman açılacağı (Tarih verilse de) net değil.

Garanti bir yılı daha vardır.

Trabzon Müzesi..

Revize, Röleve, Restitüsyon, Restorasyon, Teşhir-Tanzim ve Mühendislik Projeleri Yapım işi kapsamında çalışmalar tamamlanıncaya kadar ziyarete kapatıldı.

Ayasofya Camii..

Mayıs ayında restorasyona giriyor.

Çalışmalar yaklaşık 1,5 yıl sürecek.

Vazelon Manastırı..

MS 270 yılında yamaca kayalarla inşa edilen ve İncil’deki Vaftizci Yahya Peygamber’e adandığı bilinen manastır sahipsiz olduğu için, aşıklar fresklere ilanı aşk ediyor, ayyaşlar içinde içkilerini yudumluyor.

Allah’ınızı severseniz, Valilik, belediyeler, Turizm İl Müdürlüğü, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Trabzon Turizm Koordinasyon Kurulu ne iş yapıyor?

Turizm sezonu başlarken turizm merkezlerinin bu hali hiç mi sizi rahatsız etmiyor?

Nedir bu ilgisizlik, nedir bu boşlamışlık, nedir bu iş bilmezmiş gibi tavırlar.

Sezona girilirken restorasyon yapıldığını nerede gördünüz?

Bir lokantacı bile işlerinin düştüğü Ramazan Ayı’nda tadilat yaparken sizin bu yaz mevsimindeki restorasyon aşkınız neyin eseri?

Oldu olacak bir elde kalan Uzungöl’ü de kapatalım, böylece turizm defterini de kapatmış oluruz.

Böyle turizm şehri olunmaz beyler..

Böyle hiçbir şey olunmaz..

Editör: Haber Merkezi