Elbette Trabzon’umuz öyle çok büyük değil ama dertleri oldukça büyük. Şehirde dolaşırken gün geçmiyor ki esnafın, halkın, çalışanların velhasıl önümüze çıkan tüm vatandaşların kendilerine göre dertleri olmuyor. E biz kepçe, Trabzon kazan ya her dolaştığımız yerde birisi karşımıza çıkıyor “N’olur Perekli abi şunu da yaz da yetkililere iletiver.” diyor.

Geçende arkadaşlarla Maraş Caddesi’nde bir kafeye muhabbete giderken yolumuzu ayakkabı boyacıları kesti. Hani şu bizim eski Merkez Bankası binasının olduğu yerin batı kısmında duvarın hemen kenarına sığınmış arkadaşlar. Yıllardır burada icra-i sanat yapıp soğuk, sıcak, kar, kış, yağmur demeden ekmek paraları peşinde çilekeş olarak koşuşturup dururlar.  Bu arkadaşlar benim etrafımı sarıp “Ya Perekli abi ne olur başkana bizim dertlerimizi aktar.” dediler. Ben de onları bir güzel dinledim. Galiba burası için bir miktar rüsum ödüyorlar, rüsumlarına zam yapılmış bu konuda şikâyetleri yok. Lâkin Sayın Başkan Zorluoğlu’ndan ricaları, burada kendilerine müsait ve çevreye uygun bir yer inşa etmesi. İnşa derken elbette fazla bir dilekleri yok.

İlk gayeleri ekmek kapılarını kaybetmemek. “Abi bizi buradan kaldırırlarsa vatandaş bizi burada bellemiş başka yerde ne yaparız?” diyorlar. Sayın başkan, bu arkadaşlar elbette işlerinden olup sağda solda gezecek halleri yok, bu zamanda da malumunuz ekmek arslanın artık midesinde. Siz de bu ilin babasısınız, bir gayret şu boyacı esnafının ekmek teknelerini batırmadan uygun bir tarzda çevreye yatkın bir muhafazalı yer ile hem de ilin bir simgesi olacak tarzda yerleştirin bu çocukları. Onlar da gerekli makul aidat veya kiralarını ödemeye hazırlar. Bizler dahi burasını boyacıların mekânı olarak bilir, ayakkabılarımızın boyası gerektiğinde burayı adres belleriz. Sayın başkan bu arkadaşlara da bir el atın lütfen.

***

HER ZAMAN RESMİ MAKAMLARDAN ŞİKÂYET OLMAZ. BİRAZ DA VATANDAŞ ADAM OLMALI

Geçen hafta Kemik Hastanesi’nden Boztepe Çay Bahçesi’ne giden çatal yol üzerinde “Park yapılmaz!” levhasına rağmen bazıları saygısızca resmi kuralları ihlalen bu levhanın önüne arkasın park yapıyorlardı.

Emniyet Müdürülüğümüze rica yollu bu sütunlardan yazdık sağ olsun ilgilendiler. 3-5 gün asayiş  berkemal(!) derken bir de baktık ki yine vatandaş olacak illet bu levhanın evveline arkasına parka devam.

Acaba yönetmelikler bu saygısızların arabalarını çektirmeye müsait değil mi? Bu bir. İkincisi, dün de bir arkadaşım ile meydan bayırını çıkıyoruz tam İran Konsolosluğu sokağını 20 metre geçtik ki çıkış istikametinde sağ kaldırım üzerine iki minibüs park etmiş. Üstelik tam karşılarında da otopark var. Biz, esefle bu manzarayı seyrederken bir çocuk arabalı bayan geldi o minibüsler arkasına dayandı kaldı.

Çocuk arabası ile ne sağdan ne soldan geçemiyor. Zavallı, o araba ile yola inecek iki minibüs boyu yoldan gidecek sonra kaldırımın yüksek taşlarından tekrar kaldırıma çıkacak. E insafsız, e vicdansız adamlar, ya bir araba bu kadına ve çocuğa çarpsa hiç mi vicdanın sızlamaz. Neyse Boztepe’ye çıktığımda gördüğüm bir polis arabasına durumu anlattım. Sağ olsun polisler “Tamam beyefendi hemen gidip bakalım.” dediler.

Ey vatandaş; düzen her zaman Belediye, Emniyet, devletten beklenmez. Siz de bir miktar insanlığınızı ortaya koymak zorundasınız.