Ticari işletmelerin gelişen ve hızla değişen Dünya’da ayakta kalması ancak yenilikleri takip ederek değişime ayak uydurması sonucu gerçekleşecektir. Satış ve pazarlama yöntemlerini güncellemeyen, teknolojiyi kullanmayan, nitelikli personel istihdam etmeyen, yeni ürünleri takip ederek ürün çeşitliliği gerçekleştirmeyen, araştırma ve geliştirmeye gereken önemi vermeyen, devlet desteklerini yakından takip etmeyen işletmeler rekabet gücünü kaybederek bugün ya da yarın tarih olacaklardır.

Trabzon’un en işlek caddesi olan Uzun Sokak’ta esnaflık yapan bir arkadaşımız; ‘Son 8 yıldır zarar ediyorum’ diyor. Fakat zarar ediyorum demesine rağmen işletmesini kapatmıyor çünkü aslında zarar etmiyor eskiden yaptığı kârdan zarar ediyor. Sonra devam ediyor; ‘ Bu Alışveriş Merkezleri bizi batıracak’ diye de ekliyor.

Trabzon Forum Alışveriş Merkezi 2008 yılında, Trabzon Varlıbaş Alışveriş Merkezi 2010 yılında, Trabzon Cevahir Outlet ise 2011 yılında resmi açılışını yaparak faaliyet göstermeye başladı. Kısacası en eski olan alış veriş merkezinin Trabzon’da 10 yıllık mazisi var.

Hani dedik ya gelişen ve hızla değişen Dünya’ya ayak uydurmak gerekiyor. İşte tam olarak irdelememiz gereken cümle de bu bence. Dünya değişmez, dünyayı değiştirenler yine insanlardır. İnsanların alışveriş alışkanlıkları, hayat tarzları, istek ve ihtiyaçları, alışveriş öncesi araştırmaları, en kaliteliyi en ucuza alma çabaları kısacası tüketici davranışları da hızlı bir şekilde değişime uğradı. Bu değişim gelişmişliğin göstergesidir demiyorum ve bu yaşam tarzını da savunmuyorum fakat var olan gerçeği görmek ve bu gerçeğe göre işletmelerimizi şekillendirmek gerekiyor.

10 yıl öncesinde Trabzon’da Alışveriş Merkezi yoktu ve AVM’leri hınca hınç dolduran insanlar Trabzon’un merkezindeki işletmelerden ihtiyaçlarını karşılıyordu. Uzun Sokakta, Maraş Caddesinde, Kemeraltında, Kunduracılar Caddesinde, Taşbaşında ticaret yapan ablalarımız, abilerimiz daha çok kâr elde ediyordu. Evden çıkarken annenin babanın ya da kardeşin ‘nereye gidiyorsun’ sorusuna ‘çarşıya gidiyorum’ diye bir cevap vardı.

Her şeyin değiştiği gibi bu sorular da cevaplar da, insanların yaşamları da değişti. Hafta sonu 8 saatini alışveriş merkezinde geçiren insan sayısı her geçen gün arttı. Kahvaltıyla başlayan yolculuk, alışveriş ile devam etti, sinema ile kendini süsledi ve çay, kahve, akşam yemeği derken ortalama kişi başı 500,00 TL AVM’de tüketildi ve evlere geri dönüldü. Gün sonunda da şöyle bir cümle semaya yükseldi ‘ Valla harcadık ama harcadığımıza da değdi’.

Gün boyu kafasına yağmur yağmadı, bir binadan çıkmadan bütün ihtiyaçlarını karşıladı, ürün çeşitliliği ile zamanın nasıl geçtiğini anlamadı, kendi gibi insanları görerek tüketim alışkanlığına devam etti ve AVM’deki işyerleri kazandı.

Alışveriş merkezleri gibi olalım demiyorum fakat işyerlerimize çağrım şudur; fuarlara katılın yeni insanlarla, yeni ürünlerle, yeni tedarikçi firmalarla tanışın, teknolojiyi kullanın ve işletmenizin alt yapısını teknolojiyle donatın vakitten ve nakitten tasarruf edin, işletmenin kasası ile cebinizin kasasını ayrı tutun, nitelikli personel çalıştırın ve bu insanlara gereken değeri vermeyi bilin, tüketici davranışları adlı bir kitap edinin ve müşterilerinizin davranışlarını neye nasıl tepki verdiklerini daha yakından inceleyin, Belediyelere baskı yapın işyerlerinizin caddesini düzenletin, gerekirse caddenin üstünü açılır kapanır sistem ile kapatarak insanların yağmurlu günlerde AVM’lerdeki gibi daha rahat alışveriş yapmasını sağlayın.

İşyerinize çekilmeyin ve her zaman bir arayış içinde olun. Sorunlarınızı görmekten korkmayın, asıl sorunu belirleyin ve çözmek için bir adım atmayı deneyin. Unutmayın ki kalabalıklar değil, inananlar kazanır.