Önce eleştirilmesine tartışılmasına sebep olacak türlü sorunlar, engeller çıksın; hiçbirini ortadan kaldırmadan sorunları halının altına süpür, değersizleştir sonra gereğini yapar kapatırsınız olur biter.

Vazgeçin bu metottan bu memleketimin kıymetlilerinin değersizleştirilmesinden.

Son dönemde sıkça rastladığımız yöntem bu; varsın vatandaş sıkıntı çeksin kimin umurunda.

Hastasını hangi hastaneye getireceğini bilemeyen bir toplum oldu Trabzonlular.

Bazı hastanelerde “hayati öneme haiz” malzemelerin dışında diğer ameliyat ve tedaviler için kullanılacak olan malzemelerin alımının ertelendiği, bazılarında da gerekli malzemelerin hasta yakınlarına satın aldırıldığı yönünde vatandaşların şikayetleri mevcut.

Birçok hastanın daha önceden planlanan ameliyatları bu gerekçe ile ertelediği yönünde medya da haberler yer almaktadır.

İdare sağlıktaki uygulamaları ile halkımıza geçmişte bir bahar yaşatmış ancak gelinen noktada ameliyatların ertelendiği hastanelerin birbirine “bize hasta sevk etmeyin, çünkü elimizde malzeme yok” dediği bir döneme girilmiştir. Ayrıca vatandaşlarımız hasta sevk ve kabul işlemleri ile ilgili de bir çok mağduriyet yaşamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 56’ncı maddesi “Herkes, sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkına sahiptir. Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler” diye yazılmış bir madde mevcut.

Vatandaşın anayasal hakkı bu bunu organize etmek tertiplemek idarenin işi.

“Daha iyisini yapmadığımız, daha geliştirilebilir ve sürdürülebilirini yapmadığımız bir bakış açımız asla olmaz. Dolayısıyla biz vatandaşımıza daha iyi hizmet sunabilmek, daha gelişmiş hizmet sunabilmek, ileri teknolojileri en iyi şekilde ve koordineli sunabileceğimiz bir sistemin peşindeyiz. Asla daha iyisini yapmadan mevcutların üzerinden bir tasarruf kullanmayız.” (Müezzinoğlu /Trabzon Zorlu Otel)

Dönemin Sağlık Bakanı daha iyisini yapmadan halkın kullanımındakinden vazgeçmeyeceğini yine Trabzon da tertiplenen bir toplantıda dile getirirken de amacı halka hizmet idi.

Kaşüstü Devlet Hastanesi yıllardır uzaklığı, trafik sıkışıklığı ve doğru düzgün olmayan bir yol nedeniyle eleştirildi.

Kamuoyu bunu tartıştı ve idare acilen çözmesi gereken sorunu çözemedi.

Dönemin Bakanı Erdoğan Bayraktar ve o günkü Belde Belediye Başkanı (kendisine sıhhatler diliyorum) Mustafa Çam’ın girişimleriyle netice alamadıkları bir yeni yol istimlak çalışması vardı.

Yapılamadı ve yıllardır yapılamıyor!

Peki neden o yıllarda Kaşüstü Belde Belediyesi’nin imar planlarında hastane yolu için kayda giren yol toprak sahiplerinin talep ettiği bedellerin yüksekliği nedeniyle idarece kabul edilmedi yapılamadı.

Mevcut Muratlı Caddesi’ndeki köy yolu hastanenin yapımcı firmasının kanalizasyonunun geçmesi ve düzenlenmesi genişletilmesiyle günümüze kadar geldi.

Halen bu yol kullanılıyor.

Planlandığında yöredeki iskan miktarı ile mevcut iskan durumu çok çok farklı hizmet veremez duruma gelindi.

Özellikle mesai çıkışlarında ve başlangıcında yolun fiziki durumu hizmete elverişsiz.

2014 yılında belde belediyelerinin kapanmasıyla Kaşüstü Belediyesi Yomra Belediyesi’ne bağlandı. Kaşüstü’nde yerli ve yabancı yatırımcıların ilgisi ile artan emlak talepleri zamanında istimlak değerini az bulan arazi ve arsa sahiplerinin mülklerini kat karşılığı vermelerinden ve yola terklerini bedelsiz yapmalarından dolayı ‘bedava’ya o ilk planlanan yolun büyük bir kısmı terklerle belediyenin oldu.

Buna rağmen Büyükşehir Belediyesi zemini hazırlayıp Kaşüstü kavşaktan hastanenin altında yer alan TOKİ konutlarına daha kısa ve geniş direk çıkacak bir yolu oluştur(a)madı.

Fiziken bölgede yapımcı olan müteahhit firmalar; terk ettikleri alanların mevcudiyetleriyle hali hazırda alt yapı ve akarları yapılıp dolgusu serildikten sonra çok küçük birkaç parça istimlakle hizmete alınabilirdi.

Alınmadı.

Almadılar.

Vatandaş ağır tonajlı iş makinesi ve kamyonların peşine takılarak ‘tin’ ‘tin’ hastasına, hastanesine gitmek zorunda kaldı.

Keza acil olarak gitmek için ambulansların durumunu da herkes bilmektedir.

Peki metot bu mu olmalıdır? Nerede Anayasa’daki organizasyonu yapacak sorumluluğu olan idare?

Kamuoyu yıllardır hastanenin uzaklığını ve mevcut yolunu tartışmaktan; halka verdiği hizmeti veya kalitesini göz ardı etti. Önce tartıştırdık sonra müspet kamuoyu oluştu.

Değersizleştirdik.

Dönemim idarecileri şehrin merkezindeki Doğum Hastanesini ve diğer hastanelerin doğum servislerini bu yolu sıkıntılı yeni planlanan hastaneye yönlendirdiğinden herkes mağdur oldu, sıkıntı çekti.

Sorunları dile getirenler muhalif sayıldı. Netice olarak değersizleştirdiğimiz süper bir yatırımımız oldu.

Hayır, hayır metot bu olmamalı.

Vatandaşı özel hastanelere yönlendirecek, o sorunları acil halledip; halının altına süpürmeyen liyakatli idareciler olsaydı yapamazdınız, değersizleştiremezdiniz bu yatırımları.

Yok eğer uygulamalarla tek tek değersizleştirip tartışılan hastanelerimiz yeni yapılacak Şehir Hastanesi’ne zemin için yapılıyorsa ona da vatandaşımızın söyleyeceği bir şeyler mutlaka olmalı.

*

Kurban Bayramınızı tebrik eder, saygılarımı sunarım.