Geçtiğimiz hafta şehrimizde hiç de hoş olmayan bazı gelişmeler yaşandı.

Bu hoş olmayan gelişmeler de ne yazık ki şehrin gündemine oturdu; günlerdir kamuoyunun gündemini meşgul etti.

Bu gelişmeler üzerinden de birileri ne yazık ki şahsi hesap içerisine girdi.

Şehirde nereye gitsek, hangi çay ocağına uğrasak hep bunlar konuşuldu.

Konuşulmaya da devam ediyor.

Bu gelişmelerden biri de şu ki Kanuni Bulvarı’nın kalan 6 km’lik kısmının tamamlanması için

Ulaştırma Bakanlığının da talimatıyla birlikte ‘18 C uygulansın’ kararı alındı.

Tabii bu karar Trabzon Büyükşehir Belediyesi ile Çukurçayır, Gölçayır, Kutlugün, Düzyurt ve Gözalan mahalle sakinlerini karşı karşıya getirdi.

Haklarının yendiğini söyleyen vatandaşlar, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun meclis başkanlığını yaptığı Büyükşehir Belediye Meclisi’ni bastı.

Mecliste de ne yazık ki hararetli tartışmalar aldı başını gitti.

Elbette vatandaşlarımız hakkını araması kadar doğal bir durum olamaz ama keşke mecliste istenmeyen olaylarda yaşanmasaydı çok daha güzel olurdu.

Vatandaşlarımız, daha sakin kalarak haklarını arasaydılar; kavga ve kaostan beslenen bazı fırsatçılara da fırsat verilmemiş olurdu.

Şunun altını çizmek isterim ki şehrimizin tam manasıyla kalkınması için hem yönetici olarak hem vatandaşlar olarak hem siyasiler olarak hem de STK’lar olarak şehrin menfaatleri olarak kucaklaşmamız gerekir.

Yanlış yapan yöneticileri, siyasileri veya vatandaşları hep birlikte uygun bir üslupla elbette uyaracağız. Haksızlığa da ‘dur’ diyeceğiz. Ama bunu saygısızlık ve had aşma noktasına getirmemiz gerekir diye düşünüyorum.

Diğer türlü belli makam ve mevkilerde bulunan yöneticilerimize bağırıp çağırırsak, her istediğimizi söylersek bu hem bizim adet ve örflerimize yakışmaz hem de şehrimize bir şey kazandırmaz.

Aksine adeta pusuda bekleyen bazı fitnecilerin, makam kaygısı taşıyanların, kendi şahsi menfaatlerinin peşinde koşanların ekmeğine yağ sürer.

Şehirdeki kavgalardan, kaoslardan beslenerek aradan sıyrılmaya çalışanların tam da istedikleri işte bu tür kavgalar, tartışmalar…

Zaten ortada bir sıkıntı varsa yöneticilik anlamında bir başarısızlık varsa vatandaş sandıkta gereken cevabı verir.

Bu tür kavgalar, şehre herhangi bir şey kazandırmadığı gibi günlerce boş yere kamuoyunun gündemini meşgul eder.

Biz şehir olarak asıl hedeflediklerimizi unutur, bu tür basit kavgaları, iç çekişmeleri günlerce konuşur, tartışır dururuz.Mega projeler, şehrin sorunları bir kenara itilir, boş işlerle uğraşır dururuz.

Peki bunun kime ne faydası olur. Şehrimizin marka değerini artıracak projeleri ve şehrimizin sorunlarını çözmek için çözüm önerilerini konuşmak yerine, kişi ve olayları konuşmaya devam edersek bundan kime ne fayda gelecek?

Böyle devam ettiğimiz müddetçe şehrimiz bir adım ileriye atabilir mi?

Doğru olan bu mudur? Elbette hayır. Şehrimizde artık yöneticisinden siyasetçisine, STK başkanı ve meslek odalarından vatandaşlarımıza kadar herkesin, hepimizin artık kendisine bir çeki düzen vermesi gerekir.

Eğer şehrimizin gelişmesini, kalkınmasını istiyorsak birlik içerisinde hareket etmek şarttır.

Hiç kimse şehrin menfaatlerini kendi menfaatlerinin üzerinde tutmasın.

Bu kavgalardan, tartışmalardan beslenerek bir menfaat uman bütün herkese bir çift sözümüz var.

İhtiraslarınıza yenik düşerek şehrin menfaatleri yerine kendi menfaatlerinizin peşinden koşarak bu şehre ihanet ediyorsunuz.

Zaman, artık hesaplaşmaları bir kenara bırakarak ve makam kaygısı taşımadan herkesin elini taşın altına koyarak şehrin kalkınması için çalışma zamanıdır. Kavga değil proje konuşalım.