CHP il başkanlığı ve ilçe başkanlıkları seçimini tamamladı.

İl Başkanlığı ve Ortahisar ilçesinde dalgalar durulur mu zaman gösterecek.

CHP kurmay ve parti üyeleri, “Kongreler demokratik bir yarıştı, yarış çoktan bitti şimdi herkes birbirine zeytin dalı uzatsın” derse, CHP Trabzon’daki dalgalanma biter.

Deniz süt liman olur, vira sahaya denilebilir.

CHP’de dışarıya yansıtılan durum demokrasi yarışı olarak gösterilse de, aslında bu kadar fırtına ve dalga oluşmasının sebebi şimdiki oy oranı ile çıkacak 1 milletvekilliğini kazanmak veya bazılarına kazandırmamak üzerine kurulu hamleler gibi gözüküyor.

CHP’de dalgayı yeni seçilen Güzide Uzun dindirerek vira sahaya diyebilir mi?

Eğer ajandaları kenara bırakıp, “Tek çabamız, yerelde belediyeleri kazanılması ve milletvekili sayımızın yükseltilmesi ve partiye yeni isimler kazandırılması” derse işler değişebilir. Ancak kişiler ve gruplar arasında adaylık yarışı şimdiden başlarsa işler tersine döner denizdeki dalgalar devam eder.

Trabzon’da ön seçim olur mu?

CHP derin dehlizlerinde yaptığımız sondajda, CHP’de ön seçimden memnun olanların, delegeyi ekonomik veya cemaat üyeliği ile etkileyenler olduğu gözüküyor. Bunun dışında partiye kardan çok zarar getirdiği konuşuluyor. Genel Başkan durumun farkında ve tüzük kurultayında sazı eline almak istiyor.

Kurultay delegeleri Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun talebine ne der birlikte göreceğiz.

5 Şubat 2018’i beklemek gerek.

Son söz; Trabzon’da CHP 3 milletvekili ve ilçe belediye başkanları çıkarmadan dalgaların durulmasını beklemek naif bir düşünce olur.

Alternatif olarak Genel Başkan illerde dalga yaratan oluşumları ve kişileri sahneden alır, yerine anketler, analizler, oy oranları, bölgesindeki oy potansiyeli gibi veriler, görüşmeler, mülakatlar vb. ile en doğru kişilerin bulunması ile birlikte merkezden süreç yönetilir.

Ancak şunu belirtmekte fayda var CHP kongreleri artık sükunet ve sağduyu içerisinde gerçekleştirilebilmelidir.

İnsanlar artık kavga gürültüden bıktı usandı.

Şöyle kongrelere bir bakıldığında öyle görüntüler verildi ki, sanki aynı partinin üyeleri değil de düşman ülkenin partileri yarışıyormuş zannettik.   

Ortada bu ülkeye hizmetten başka bir anlayış mı var ki o paylaşılamıyor.

Ön seçim konusu ise her ne kadar demokratik bir uygulama gibi görülse de kendi içerisinde pek çok handikabı barındırıyor.  

Sosyal demokrat olsanız bile yapının bozukluğunu kendi bünyenizde olsa dahi gideremiyorsunuz.

Ne oluyor?

Bina kiraları, delegelerle milletvekili adaylarının türlü türlü ilişkileri ortaya çıkıyor.

Ön seçim tartışmasından önce asıl bu konular halledilmelidir.

Aday olmak için delegelerle maddi ilişkiye gireni de bu ilişkiye çanak tutanı da en ağır yaptırımlarla cezalandırmadıktan sonra isterseniz yüz ön seçim yapın olmaz.

Bu konuda önerim Avrupai bir sistem.

Nasıl ki Avrupa’da en düşük gelirli parti üyesi ayda 12,5 Avro aidat ödüyor.

Bizde de aynısı olmalı.

Ancak Türkiye’de insanlar kim nereden ne götürürüz hesabı yapıyor.

Bu olgunluğa erişilemeden yapılacak ön seçimler parti içi demokrasiye yarardan çok zarar verip, partiyi yıpratır.