Tarih 29 Ekim 1923, yıllar hızla geçiyor. Tam koca doksan altı yıl oldu. Cumhuriyetimizin kuruluşunu kutladık. İçim sızlayarak izliyorum. Bir devlet, kuruluş yıldönümünde yeri göğü inletmeliydi. Ne vahimdir ki, bazı il yetkilileri cumhuriyet yürüyüşüne izin vermedi. Oysa cumhuriyete inananlar coşku içinde en büyük bayramımızı kutlamanın gururunu yaşıyor.

Peki, neden cumhuriyet?

Ulu Önder’in söylevinde aynen şöyle geçiyor.

Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık korku ve tehdide dayanan bir iradedir. Cumhuriyet idaresi fazileti ve namuslu insanlar yetiştirir. Türk Milletinin tabiat ve adetlerine en uygun idare dayanan cumhuriyet idaresidir. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Sultanlık, korkuya, tehdide dayandığı için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir.

Ulu Önderin tanımlaması böyle iken cumhuriyetimizin kuruluşunun üzerinden doksan altı yıl geçmesine karşın bizler bu faziletin neresindeyiz? Bu sorunun yanıtı oldukça zor. Cumhuriyetin bizlere verdiği sorumluluğun muhasebesini yapabildik mi? Yeni kurulan devletin eksiklerini tamamlayabildik mi? İlkelerini yaşama geçirmek için neler yaptık? Sadece yaşa var ol sesleriyle cumhuriyetin yaşamasını istemekle her şey bitiyor mu?

Elbette hayır!

Cumhuriyeti gerektiği gibi anlayabilseydik, bugün milletin efendisi dediğimiz köylüler, tüm emekçiler ve emekliler sefalet içinde zor şartlarda yaşam savaşı vermezdi. Evet, cumhuriyetin ilkelerini yeteri kadar özümseyerek içimize yerleştirseydik ülke sınırları ateş çemberine dönmezdi. Doksan altı yılda geldiğimiz nokta açıkça şudur. Cumhuriyetin kurulduğu tarihlerden zamanımıza dek cumhuriyet karşıtlığı sinsice hortlayarak Arap seviciliği yerleşmeye çalıştı. Böylelikle temel ilkelerden uzaklaşıldı. Üzülerek ifade edersek cumhuriyet karşıtlığı da, cumhuriyetin faziletlerinden yararlanılarak yapıldı.

Ülkemizin en büyük bayramına halkımız neden ilgi göstermiyor? Karşımıza küstürülen bir halk, görevlerini yapamayan kitle örgütleri, siyasi partiler ve cumhuriyet savcıları görevlerini yapamaz oldular. Demek ki, ülkemizin temel sorunlarının çözümü, cumhuriyetin ilkelerini anlamaktan geçer. Burada asıl tehlike, cumhuriyete karşı olanlar bizlerden daha çok yaşa cumhuriyet diyenlerdir. Ama bilinmesi gereken bir şeyi unutur gibiler. Cumhuriyetin bekçileri olan savcılarımız uyanık ve keskin gözlüdür.

Bizler her zaman Türk halkına güvenimiz tamdır. Sorun ne olursa olsun sorunları birlikte çözeceğimize inanıyorum. Cumhuriyeti anlamak umuduyla, yaşasın cumhuriyet.