Geçen haftanın ilk onbiri  ile oyuna başlanmasına rağmen oyun alanındaki oyun anlayışı aynı değildi. Akhisar karşısında oyun alanı boyunu devamlı daraltan Trabzonspor , bu maçta hiç görmediğimiz biçimde oyun alanını  geniş tuttu.

İlk devre, stoperler Okay ve Uğur’un  kendi ceza alanına yakın oynamalarına bir de ileri uçta yer alan Burak Yılmaz’ın kendi alanına yaklaşmaması ile  geniş bir alanda oynanan oyun izledik. Oyun böyle kurgulanınca topu oyuna sokmada zorlanan bir orta alan bloğu oluştu.

İşlemeyen bir orta alan rolünü üstlenen Onanzi bile  hücum organizasyonları başlatmada zorlandı. Devamlı yapılan yan paslar ile oyun oynama Malatyaspor’un da  planlarına uygun bir oyun oldu.

Oyun bu biçimde akmasına rağmen ceza alanında gelen topa rakibinden daha uygun bir pozisyon alan Olcay’ın kazandırdığı penaltıyı gole çeviren Burak Yılmaz ile öne geçme üstünlüğü oyun anlayışını yine değiştirmedi.

Ancak oyunun ikinci devresi  oyun alanı boyunun daha da kısaltılması ile pas mesafesi de kısalan Onazi’nin  rakip savunma arkasında buluşturduğu Burak Yılmaz’ın yine  benzer pozisyonda N’Doye’un pasları ile   art  arda  Yusuf Yazıcı ile kazanılan iki gol hem oyunu güzelleştirdi hem de galibiyeti perçinledi.

Merak edilen oyunun ilk devresi neden böyle bir oyun kurgusuna ihtiyaç duyulduğudur ?

Her buluştuğu ve kullandığı topta rakip baskısını hiç hissetmeyen Adem Büyük’e karşı  bir önlemiydi ?

Bilinmez , bunu açıklaması gereken Çalımbay olacak.

Alınan 4-1 lik galibiyet ve art arda gelen ikinci galibiyet muhakkak sevindirici ve mutlu eden bir gelişmedir.

Ancak , günü değil de geleceği mutlu kılabilecek uygulamaların  da tam uygulanabileceği bir ortam da neden genç oyuncuların sahaya sürülmesi cesareti gösterilemez.

UEFA’nın transfer yasağını olumlu bir gelişme olarak düşünen Çalımbay bunu eyleme neden dönüştürmez ?

Söylemler in değil eylemlerin gerçekleşmesine ihtiyaç duyulan bir süreçten geçiyoruz.