Otoyol ve Bölünmüş yollarla standart yüklemesi yapılmış karayollarımızın!, özellikle şehirler arası kısımlarına konuşlandırılmış devasa “Trafik canavarı olmayın” içerikli levhalara seyahat süreçlerinizde denk gelmişsinizdir.

İşte o mesajları gördüğüm an apansız kanımın çekilip, sinirlerimin gerildiğini hissederim ben.

Canavar diye işaret edilen kendi haline bırakılmış, ölümlü bir kazanın ardından bir diğerine pervasızca koşan sürücü mü dür sadece?..

Ya Dr. Frankeşteinler, onlara ne demeli?..

Her seçim döneminde çıkartılan aftan ilk yararlananın Trafik suçları olduğu! Ayıbından asla yüksünmeyen … yasaların caydırıcı özünden sapıp, canavarlaştığı sürücüsünün sırtını sıvazlayan;

Trafik cezalarından, bütçe denkleştirme seçeneği üreten…

2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası kapsamında ödevlendirilmiş, Bakanlıklardan, Yerel yönetimlere tüm kamu görevlileri sizce hangi pozisyondadırlar?

Dünyaca kabul edilen yol kusurlarının dahi yok hükmünde sayıldığı, Trafik öğretisinden nasiplenmemiş kadrolar eliyle salt düzmece belge düzenleme çabası içine girenler!.. o kara raporları düzenleyenler ve pilbortlardan sıkılmadan  suçlu diye bir canavar üretenler, öncelikle kendileriyle yüzleşmeyi becerebilmelidirler.

Tüm bu yetmezlikler sonucunda afet boyutuna ulaşan sorunun çözümü adına bir araya gelen  çeşitli kurum, akademisyen ve meslek odalarından oluşan bir çalışma gurubu, Trafik Kazaları konusunda çözüm projeleri hazırlayıp, sonuçlarını yayınladılar. Bu tebliğden çok çarpıcı bulduğum bir pasajı paylaşıyorum;

“Ülkemizde sürücüler, kendi başlarına, yol koşullarına ya da araç koşullarına uygun bir kızla sürüşü becerememektedirler. Bu durumda sürücülerin üzerinde ÖLÜMDEN BETER bir tür maddi, manevi DENETİM olmalıdır. Ölümden beterden kasıt, hızlı gittiği takdirde ölebileceğini düşünmemesinden kaynaklanmaktadır…(*)

Bu insanın kanını donduran betimlemeyi okuyup da dehşete kapılmamak olanaklı mıdır?

Her gün trafikte; yaya, yolcu ya da sürücü olarak kimlerle karşılaştığınızı veya hangi ruh haliyle kimlerin kullandığı araçlara bindiğinizi hiç düşündünüz mü?

Adam, hız yaparsam, tehlikeli araç kullanırsam, kural ihlali yaparsam “ölüme sebebiyet verebilirim” diye düşünmüyor, onu salt “ceza” korkutuyor… O da caydırıcı olabildiği ölçüde!

Ölmekten-Öldürmekten değil de, kendi meşrebince caydırıcı bulduğu cezadan korkan bu yaratıklarla nereye kadar?

Ölümün geriye dönüşü olmayan en büyük ceza olduğunun erincine varmamış  bu sürücü görünümlü güruhla sorun çözmek olanaklı olur mu?

Tebliğ olanaklı olduğuna işaret ediyor;

“Trafik zabıtasının sürekli olarak görev yaptığı yerlerde kazalar %95, ölümler ise %98 oranında azalmakta,

Trafik ışıkları kazaları %87.8, ölümleri ise %97.2 oranında engellemektedir.

Trafik kazalarının büyük çoğunluğu İşaret Levhalarının bulunmadığı yerlerde (%75) meydana gelmekte.

İşaret levhalarının mevcut olduğu mahallerde kazalar %66.6, ölümler %50.1 oranında aşağıya çekilmektedir…”

Bu kısa bilgilendirme ışığında umarım ki; Alışkanlıklara, kayırmalara, her türden görev ihmaline karşın yurttaşlarımız, kendisine ait olan “kamu yararına tahsis edilmiş” karayolunda ki kullanım hakkını ve yaşam güvencesini kavrayıp sorgulayabilsin.

Ve yine umuyor ve diliyorum ki; MOBESA mercekler! Hayli zaman var ki öteledikleri Trafik denetim işlevine yeniden yönlendirilebilsin.

Kazasız günler dileğimle…