Yazdım, yazıyorum, yine yazacağım. Bıkmadan ve usanmadan! İnatlaşarak devlet yönetilmez.

Devleti yönetenlerle denetleme görevini yapan muhalefetle sokakta görülen ağız dalaşına dönüştü. Ben devletim yaparım, muhalefet ise siz devlet değilsiniz hükümetsiniz yapamazsın.

Nedir yapılacak veya yapılmayacak olan?

Kimilerine göre Kanal İstanbul veya rant İstanbul, kimilerine göre intihar İstanbul. Kim haklı acaba? Bunu birlikte irdeleyelim. Önce devlet ve hükümet ne anlama geliyor?

Devlet; toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Toplumun birlik ve düzenini sağlamak amacıyla yaptırım ve uygulama gücü vardır. Yani silahlı kuvvetler, polis ve jandarma devletin emrindedir.

Hükümet ise, bir ülkenin siyasetini belirleyen ve bu siyasete göre devlete yön veren kuruldur. Yani ülkede devletin görevlerini yerine getirmesini sağlayan yetkili organdır. Şimdi ben devletin yaparım mantığı, devletin örgütlerini kullanarak halkı tehdit etmek midir, yoksa toplumdaki halkın yaşamsal ihtiyaçlarını geliştirmek için kurumları hükümetin yönetmesi mi? Devleti yönetenler senelerce halkın çıkarı için hiçbir çalışmanın altına imza koyamamışken, daima geçmişi sorgulamışlardır. Efendim Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul boğazındaki köprülerin yapılmasına da karşı idiler.

Evet, günün şartlarına göre ülkedeki tüm olumsuzluklar için öncelikli yatırımlar değil diyenlerden biriydim. Bu görüşümüz hala geçerlidir. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan halkımızın onca sorunları varken böylesine devasa bir yatırımın yapılması asla doğru değildir. Üstelik Kanal İstanbul’un uluslararası hukuki boyutları karşısında ülkemizin düşeceği tehlikeler varken. Ülkeyi yönetmeye çalışanlar bu garantiyi nereden aldılar?

Kanal İstanbul’un emperyalizm oyunu olduğu gerçeğini halkımızdan saklayamazsınız. Ülke ekonomik çöküntü içinde inliyor ama yönetenlerin kulakları duymuyor. Emeklilere ve çalışanlara verilen zamlar bunun en güzel göstergesidir. Enflasyon düştü diye ilan eden yetkililer karşısında acaba halkımız ne diyor?

Mutfak yandı, cep delindi, başımızdaki külah uçtu biz halen kanal aşağıya kanal yukarıya televizyonlarda tartışmalar tartışma boyutunu da aşmış bir komedi seyrediyoruz. Demek ki enflasyon sözde düşmüyor. O zaman ülkenin gerçeklerini göz önünde tutarak halkımıza iyi gelecek hazırlamak devleti yönetenlerin görevidir. Yoksa devlet başka devleti yönetmek başkadır.