Bugün dünyanın pek çok ülkesi onun dünya barışı için, dünya halkları için, insanlık için, bağımsızlık mücadeleleri için, din ve de inanç özgürlüğü için vermiş olduğu gayreti unutabildiler mi?

Öyle bir yansıma ile geldi ki yüzyıllar geçiyor hala parlaklığı Anadolu ve tüm dünya ülkeleri üzerinde bir türlü sönmüyor. Pek çok devletin meydanlarındaki heykelleri insanlık adına onlara ilham kaynağı oluyor.

Pakistan halkı ve Pakistan’ın bağımsızlık mücadelesine katkı sunmuş yazarlarının arşivleri bu tarihi söylemin şahitliğini hala yapmaktadır...

“Bizim aslımız rengi solmuş bir kıvılcım gibiydi... Sömürgeydik, insanlıktan çıkarılmış makus talihimizle baş başa iken Pakistan halkı ATATÜRK’ÜN bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik...

Sömürgeden kurtarıp insanlığımızı, yaşamımızı, bağımsızlığımızı kalplerimize yazdık... O dahi insan bizlere bir arada olmayı, bir arada gülebilmeyi öğretti. Şimdi ise 10 Kasım’da bizler gibi bütün dünya arkasından ağlıyor...”

Hindistan halk kahramanı ve kurucusu Mahatma Gandi...

Mustafa Kemal Atatürk tarihlerinden yüzyıllar boyu silinmeyecek ve de unutamayacakları yenilgiyi İngilizlere tattırıncaya kadar Hindistan halkı İngilizleri tanrı bilirdi... İngiltere’nin sömürgeciliğinde tüm Hindistan halkı ölümcül endişelerin hiç bitmeyeceğine, yoksulluklarının yanında kendi topraklarında kendi ananelerini bir daha hiç yaşayamayacaklarına, varlıkları olan bedenlerinin ruhtan, duygudan, insanlıktan uzak sadece etten kemikten ibaret olduğuna inanırken uzaklardan parlayan bir yıldızın kutsal Ganj nehrindeki yansımasıyla bağımsızlığımızı gönüllerimize yazdık. O yıldızın adı da Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Kutsal Ganj Nehri’nin etrafı insan seli mahşeri kalabalıkta Mahatma Gandi’nin saydam gözlüklerinin ardındaki yaşlanan gözleri daha da netleşirken bir asker üzüntüye kapılıp “Sahip ağlıyor, Gandi ağlıyor” sesi yükselince...

İşte vefa, işte gönül bilmek, işte insan olmak. Gandi “Evet şahidim sizlersiniz, şahidim kutsal Ganj’dır, şu dünyada bir değneğim bir de bezden çulum var. Tanrıya yalvarırım, canımı sana veririm. O insana bahşedeceğim bir şeyim yok onu kutsa, daim kıl dünyanın ona ihtiyacı vardır. Bu muhteşem insan bizlere bağımsızlığımızın ardından gülmeyi öğretmiştir artık Hindistan halkı payidardır. Unutmayın ki artık el ele bir aradayız Hindistan halkı ona müteşekkirdir.”

Bir gün gelecek onun bağımsızlık ilhamı ile var olan devletlerin hepsi ve Hindistan yokluğunda tüm dünya ardından ağlayacaktır. Şimdi bizler de ağlıyoruz. Adımızın ne olduğunu biliyoruz.

Soyadımızın ne olduğunu biliyoruz. Babamız kim, annemiz kim biliyoruz. Varlığımızı önce yaratan Allah’a sonrasında Atatürk’e borçluyuz.

Tüm dünyada hele ki zamanın İngiltere Başbakanı Lloyt George “Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Talihsizliğimiz 20. yüzyılda tanrı bu dâhiyi Türklere nasip etti” derken İngiltere bile unutamadı, unutamayacaklar da.

Çünkü yüce önder gerisin geri geldikleri gibi giderlerken geride bıraktıkları canların annelerinin babalarının acılarını dindirmek için üzülmeyin evlatlarınız bizim evlatlarımızla beraber yatıyorlar.

Bu bir insanlık dersidir. Tüm dünyada bunun tek örneği Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Şimdi peşinden ağlamak güzel bir duygu, hatta bir mutluluk rüzgârı.

Unutmamak unutturmamak ise...

Dinimize, imanımıza, vatanımıza ve de kurduğu cumhuriyete en kutsal saygıdır. Ne mutlu onun izinde olanlara...

Ne mutlu Türk’üm diyenlere selam olsun.