Yıllardan beri r senaryo yazılır takımlara da oyunu oynamak düşer. Trabzonspor bu senaryolarda hep küçük enişteyi oynamıştır. Kendisine asla başrol verilmez. Yan rollerle değerli gösterilir ama asla hakettiği değeri görememiştir.

İşte bu muameleyle bu günlere gelindi. Bazı zamanlar başrol oyunculuğuna soyunduğu zamanlarda da oyun kurucular tarafından asıl görevleri hatırlatılır. Takımın ağabeyleri bu gerçeği bilir ama asla taraftarlar paylaşmazlar. Zaten işlerine de gelmez.

En masum olan taraftardır. Etiyle, canıyla, parasıyla aşık olduğu bordo mavili renkler için herşeyini ortaya koymasına rağmen yüzü hiç gülememiştir. Bu düzende gülmesi de mümkün değil. Biz bu ikazladı sürekli yapmamıza rağmen anlatamadık. Ama ilk defa bu sezonda Türk Futbolunun nasıl bir kumpasın içinde olduğu ayan beyan ortaya çıktı. Bundan böyle futbolseverlerin futbola bakış açısnın 180 derece değiştiğinden eminim.

Maça gelecek olursak Trabzonspor lige iyi başladı ama sonunu getiremedi. Tabi ki bu günlere gelindiğinde Trabzonspor lime lime doğradılar. Hiç kimse bu düzene isyan etmedi, tepki göstermedi, oynanan tiyatronun perdesini indirmediği için şimdi konuşmanın, itiraz etmenin ne yeri ne zamanı. Senaryo gereği Başakşehir yenikmesine rağmen şampiyonluğunu ilan etti. Taraftarı olmayan, silik bir takımdan şampiyon yarattılar. Masa başıyla ipi göğüsleyen Başakşehir hakkıyla şampiyon olmadığı için tebrik etmiyorum. Bordo mavili futbolcular da gördüğüm en büyük eksiklik işin ciddiyetinden uzak olmalarıydı. Tabi ki bu duyguyu onlara aşılaması gereken teknik heyet bunu başaramadıklarını görüyoruz. Yönetime gelince iyi günlerde hep ekranlardalar, ama haklar yendiğinde gerekli tepkilerin gösterilmesi gereken yerlerde kendilerini göremdik. Dolayısıyla şampiyonluk yolunda ki Trabzonspor’un bu bağı kuramamaları pahalı patladı.

Klasik olan önümüze bakacağız sözünü hiç bir taraftarın duymak istediğini sanmıyorum.