Ünlü halk ozanı Seyranî FETÖ’nün adliyelerde esip gürlediği günleri adeta işaretle:
İstemez bir hâkim şâhidi baydan (zengin),
Kurda koyun, ata eğer hâr (eşek) dese,
Yahşi balık tuttum ben kuru çaydan,
Yerden göğe doğru yağar kar dese, ki diyorlardı.
***
Yok Ergenekon, yok Balyoz, yok Ayışığı falan filan ile Türk milletinin hârim-i ismetine yani “kozmik odaya” girilmiş, devletimizin bütün sırları yukarıda işaret edilen savcılar ve yargıçlar eliyle elaleme servis edilmişti.
Mesela bir zengin bu şebekeye “himmet” verdi mi ona kara kapılar ak olur, bütün şaibeler hak olurdu.
***
Ünlü hiciv şairi Nef'î:
Sen kadar düşmen-i devlet mi olur a hınzır,
Ne turur saltanatun sahibi bilsem a köpek.
(Senin kadar -büyük bir- devlet düşmanı olur mu ey hınzır/ Devleti yönetenler niçin mücadele etmiyorlar bir bilsem ey köpek) dediği zamandan bugüne asırlar geçti. ***
Adeta Nef'î FETÖ'yü yıllar önce tanımlamış, onun sinsiliğini fark etmeyenlere de sitemlerini beyan etmişti.
Devlet içine sızmış kara yılanlar her daim olur.
Bu yılanlara karşı herkes uyanık ve ayık olmalıdır.
***
Hemşerimiz Soylu gerçekten asîl bir tavırla Balyoz tertipçilerine balyozu fena indirdi.
İnlerine değil cinlerine bile dokundu.
Adeta devleti gafletten saffete inkılap ettirdi.
Arif Nihat Asya “Rubailer”inde:
Kış mevsimi bir geldi mi gitmez, çocuğum.
Sonsuz gece başlayınca, bitmez, çocuğum.
Kurşunlu bulutlar yığılır üstümüze,
Günler yüzünün seyrine yetmez, çocuğum.
Arif Nihat Asya’nın ikazlarını dikkate almayanlar çocuklarını kış mevsimine bıraktılar.
Devlet okulları yerine şeytan mekteplerine teslim ettiler.
Sonsuz esarete onları terk ettiklerini bazıları ancak 15 Temmuz'da anladı.
Hala anlamayanlar da cabası tabii!
Oysaki seyrine doyamadığımız evlatlarımızı böyle hunharca kurşunlu bulutlar altına sürmemeliydik.
Arif’i değil de Ebucahil’i yani FETÖ’yü dinlemenin cezası birileri için ağır oldu.
***
Ben yazımın son bölümünde Özdemir İnce’nin sesine bürünüp kendime ve vatan evlatlarına beraberce seslenerek:
Ey oğul bir gün yazıcı olursan,
Gözü gözünde yüreği yüreğinde eli elinde,
İnancın tadını söyle ülkemin çocuklarına. 
 

***
Evet inancın tadını söyleyelim.
Lakin bu hakiki inancın tadı olsun.
Pis mendillerle, artık sularla, kirli iç donlarıyla kurulan melanet bir örgütün haşhaşladığı sapkın inancın değil, bir usare gibi yanı başımızda duran “oku” emriyle şulelenen berrak bir inanç.