Öncelikle yüreğime su serpen olay, Trump’ın Türkiye’ye saygısızca yazdığı mektup Erdoğan tarafından masasının üzerine bırakılarak adeta “Al bu mektubu nereye koyarsan koy(!)” şeklinde iade edildi.

Ayrıca mektuptaki tehdite de cevap olarak “Barış Pınarı Hakekâtı” ile fiili olarak gerekli aksi cevap ta verildi. İşte bu şartlar altında iki liderin görüşmesine karşılıklı saygı tesisi sonrası geçildi.

Artık şartlar şunu gösteriyor ki ABD ile Türkiye bundan sonra yola yeni baştan çizilen yol haritaları ile devam edecektir. Eskiden olduğu gibi artık “Şu işi şöyle yap” devri kapanmıştır. 

Stratejik ortaklık vs gibi afaki boyalardan kurtulunup, Suriye konusunda TC ile ABD menfaatlerinin çakıştığı noktalarda her iki tarafta hangi pozisyonu alacak ve nerelerde tavizler verileceği etraflıca görüşüldü.  Ana tema, Türkiye tarafından “Suriye’nin toprak bütünlüğü” olarak çizildi ama ABD buna politikanın kırmızı çizgileri itibarı ile “Evet” demiş olsa da, gerçek niyetleri olan “BOP ve İsrail Projeleri” konusunda bu niyetlerinin en azından şimdilik kaydı ile Türkiye tarafından takozlandığı da bilinen bir konu.

 ABD ve İsrail bu konuda fevkalade köşeye sıkışmış ağızlarındaki baklayı da bir türlü çıkaramamaktadırlar. Fakat bu gün için dillerden düşürülen fakat  arka plan da şüphesiz var olan “Suriye’nin kuzeyinde kukla ve Yahudi inançlı bir Kürt devleti” projesi asla kafalardan silinmiş ve raflardan aşağı alınmış değil. En ufak şüphemiz yok ki ABD, ileri tarihlerde ve ilk fırsatta bu projenin evraklarını derhal icra safhasına döküp Türkiye’nin Kuzeyinde malum “Peyk Kürt devleti” projesini gerçekleştirmeye çalışacaktır. Bu niyeti bilindiğinden Türkiye’nin de “Barış Pınarı harekâtı” nın asla bitmediği her an tekrar başlayacağı imajı da bu toplantıda ayan beyan ifade edilmiştir. Elbette onların bu arka plan niyetlerine karşılık Türkiye’nin bidayette de belirttiği “B ve  C” projeleri de o zaman raftan inecektir. Yeter ki Türkiye bugünden daha kötü durumlara düşmesin. Sonuç olarak Erdoğan liderliğindeki Türkiye tüm batı alemine şimdilik kaydı ile bir ayar çekmiş, batının ve ABD’nin Suriye niyetlerini tehir etmiş, ortaya koyduğu 100 milyar dolarlık ticaret hacmi ve “Bizim şartlarımızda Patriot alabiliriz” kartı ile de ilişkilerin bozulmamasını sağlayarak  ABD ve Rusya arasında dengeli siyasetini akılcı olarak yürütmeyi bilmiştir. “Türkiye herkesle kavgalı” art niyetli yakıştırmasının aksine istediğini alabilen bir çabayı ortaya koymuş,  “Artık karşınızda her istediğiniz yaptırabileceğiniz bir Türkiye yok” dedirtecek heyulayı da rakiplerinin karşısına dikmiştir.

Elbette Batı aleminin alışık olmadığı bu denli pozisyon sahibi olmak için bazı restleşmenin olması gereğini ve sonuçlarını istemeseniz de kabullenmek zorundasınız.