Ülkenin Dünya virüs yayılım tedbirleri konusundaki başarılı müdahalesi içinde bulunduğu durum herkes çe bilinip takdir edilmektedir. Bu konuda Dünya ülkelerinin içinde bulunduğu maddi, manevi ve ekonomik durum ile malumdur. Şimdi birileri kalkmış ülkede “erken seçim(!)” havası gibi oyunlar içerisine girmeye çalışıyor.

Tabii Türkiye’nin mevcut şartlara rağmen sağladığı istikrarı zerre kadar düşünmeyenler, bu durumdan hiç te memnun olmamıştır. Seçimlere kalan üç yıl gibi bir zamanı beklemektense, son umut olarak, bir an evvel bir erken seçim havasından umut yakalamaya çalışmaları boşuna gayrettir. Fakat ilm-el yakin bilmekteyim ki, Dünyanın ağa babaları ve de düşmanları Türkiye Cumhuriyetinin tökezlemesi için ellerinden gelen her türlü tuzağı kurmaktadırlar. Ekonomik, askeri, finansal ve moral itibarı ile ülkemize adeta birer Sırtlan gibi saldırılarını hiç ardı arkası kesilmeden sürdürmektedirler.

Bu virüs meselesinde olduğu gibi, savunma, askeri ve ekonomi yönünden tüm darbeleri savuşturan, kendi esaretlerine alamadıkları ülkemizin istikrarsızlığa yuvarlanmasının en yakın tuzağı ise “bir erken seçim” gürültüsüdür. Bana göre bugün enflasyonun olan rakamları üzerinde de her türlü sendroma rağmen ülke istikrar yakalanmış, etraftaki askeri provakasyonlara göğüs germiş, sağlık sektöründe Dünya’ya nal toplatmış bir Türkiye var iken erken seçim için ortada ne gibi sebep var anlayamadım. Anladığım bir şey var ise o da “yahu, üç yıl daha biz nasıl bekleyeceğiz?” sabırsızlığıdır. Rahmetli Ecevit’in iki deyimi vardır hiç unutmam “İşçiler, isteyebildiğiniz kadar isteyin” yani, var yok önemli değil. Diğeri ise “Ben yoksam tufan olsun” deyiminin mantığıdır. Şimdi bunlar da böyle. Bugün bir seçim de olsa mevcut tabloda en ufak bir oynama veya muhalefet lehine bir milim dahi ibrenin oynamadığını kör ve sağır olanlar bile biliyor.

Peki bu hareketlenmenin sebebi nedir? Sadece ve sadece “bu hükümet yıkılsın da sonrası mühim değil.” Yani bu düşünce, eskilerin kursağında kalan “devrim-yıkım” mantığında bir umut, o kadar, sonrasını  ise zerre kadar düşünen yok. Yok… O umut siz, yani bu ülkeyi yıkma niyetinize ışık vermiyor. Bugün hükümetin yapması gereken tek şey var “işsizlik” meselesinde bir çözüm üretmek. Bu konu sadece bize has değil tüm Dünya ülkelerinin en önemli sorunudur. Ülkemizde bazı iş dalları durmuş hatta geri gitmektedir. Elbette ekonominin çarklarını dönmesi gerekiyor. E bakıyorum bir seçim olsa da farz-ı muhal iktidar değişse bu muhalefet grubunun bu gün bu ülkeyi ayakta tutacak ne hali, ne mecali, ne de bir plan projesi var. Tek dileği var “bu hükümet yıkılsın da ne olursa olsun” bu mantık bugün Avrupa, Amerika, PKK ve diğer düşman guruplarının da kafasının içindeki hayaldir.

İzmir’de cami hoparlörlerini ele geçiren ihanet şebekelerinin yaptığı provakasyon bu gün seçim veya ülkede darbe bekleyen güruhun kafasının altındaki sözde “ihtilal” hevesinin ülkeyi nerelere hangi mecralara taşıyacağının ön hazırlığıdır. Eğer Ankara ve İstanbul’da AKP-MHP belediye seçimlerini kaybetmiş ise bunun en büyük sorumlusu ileriyi göremeyip büyük illerden düşüncesizce ve aşırı güvene kapılıp seçmenlerini köylere, beldelere saçmasındadır. İşte bu kayıplar muhalefete cesaret verip erken seçim hayaline kaptırmaktadır.

Umarız bundan sonra böyle boşluklar yapıp rakiplerine boş umut kapıları açmazlar.