Karadeniz müziğinin en eski ve en etkili isimlerinden biri olan Pala Dayı lakaplı Ali Kemal Küçükosmanoğlu ile her telden konuştuk. Hayat hikayesini dinledik, şarkıların çıkış noktasını öğrendik. Eline kemençeyi alanın ‘Karadeniz şarkıcısı’ olduğu bir ortamda, Pala Dayı bir hayli iddialı: “Onlar orkestrayı arkasına alsın ben tek başına sahneye çıkar herkesi ayağa kaldırırım benim kadar eğlendiremezler” diyor. İşte Pala Dayı’nın Trabzon’un tarihi mekanı Bezmigah Cafe’de gerçekleştirdiğimiz tadına doyumsuz o söyleşisi:

Pala dayı kimdir?

Ben Karadeniz’im ben Trabzon’um çok fazla bir şey anlatmayayım bu konuda herkes biliyor. Niye ben Karadeniz’im Trabzon’um, çünkü Trabzon’u yansıttığım için, Trabzon’un her köşesinde bir izim olduğu için bu bölgeyi çok iyi bildiğim yaşadığım için o kadar diyorum başka bir şey söylemek istemiyorum.

Trabzonspor ? Artı Trabzonspor’u ekleyebilir miyiz oraya ?

O benim zaten vazgeçilmezlerimin başında ömrüm onunla geçti Trabzonspor ile hala daha her programda dahi sürekli kurcalarım bırakmam yakasını çünkü bizim vazgeçilmezlerimizden bir tanesi hele hele benim için..

Müzik hayatına nasıl başladın ?

Ben aslında horoncuyum , folklorcuyum hala daha ekibim devam ediyor. Tabi çocukluk yıllarımdan beri söylerdim kendi kendime arkadaş ortamında ama müziğe hiç merak sarmamıştım. Ta ki o zamanları Yılmaz Ergün burda vali  , orhan karakullukçu burda belediye başkanı volkan Canalioğlu turizm müdürü , bölge valilerinin toplantısı yapılıyor burda en iyi şekilde ağırlamanın peşinde protokol tabi ki o zamanları burda en meşhur kemençecilerden bir tanesi rahmetli oldu Koryanalı Hüseyin onu getirdiler bütün valiler eşleriyle beraber özgür oteldi o zamanları şimdi kapalı , dizildi önlerine oturttular türkü söylemeye başladı tabi ki yöresel olduğu için yöreden söylüyor ama ortama söylemek lazım. Orda hiç aklımdan çıkmıyor Ah gülüm dedi aldi bana boşa kemen keleği deyince hiç aklımdan çıkmıyor izmir valisinin eşi Vali bey dedi bu ne diyor ? Yani damarı anlatamadı bu albenisi olmadı tabi toparlamak lazım herkeste sıkıntı var. Ben o zamanları kemençe çalan cihan arkadaşıma dedim ki Cihan biz horon oynayacağız bıçak oynadıktan sonra benim sesimin tonunu biliyorsun sen bir nefes aldır bana da ben bu geceyi toparlayayım. Nitekim horon oynadık bıçak oyunundan sonra bir girdi ilk türküm zaten ondan sonra kalmıştır şeyde “Armut dalda asılsun Sayın Vali’m Nasılsun , bu akşamki eğlence gazetelerde basılsun , arasak birbirimizi bir daha bulamazuk madem güleceğuduk doğarken ağlamazduk.” Hemen tabi İzmir valisiden iş başladığı için başladım türkü söylemeye, “Trabzon’un halisi hoş geldinuz İzmir’in Valisi” deyince film koptu o an, ondan sonra daha sahneden aşağıya inemedim..

Sanat hayatında kaçıncı yılını doldurdun Pala dayı ?

Şaka maka 30 Yıl Oldu  30 Yıl İçerisinde İlla ki kırgınlıkların olmuştur ? Kırgın olduğun kimseler var mı ?

Şimdi kırgın olduğum baya kimseler var , neden derseniz bizi izleyenleri çoğu bilirler. Şu an ekranlarda görmüş olduğunuz Cimilli İbo’dan Zeynep Başkan’a kadar %99’unu ekrana ben yansıttım. Şuan Çal mağarası varsa bunu ekranlara ben yansıttım. Şuan da gördüğünüz televizyonların  çoğundaki Trabzon manzaralarını ben çekip ortaya koymuşum . Akçaabat köftesinin yayılmasına ben sebep olmuşum. Santa harabelerinin ilk yayınlanmasına ben sebep oldum.  Yani görevim sanatçıyım ben sanatçının görevini yerine getirdiğim için tabi bunlardan kırgın olduğum oldukça fazla var. Ha neden fazla var? Eline bir sap gosteli alan kendini sanatçı zannediyor bakıyorsun ahkam kesiyorlar bir yerlerden saygıdan haberleri yok, sevgiden haberleri yok insanlara üstten aşağıya bakıyorlar ordan aşağıya gelirken insanların bağırmasından farkettim biz insanız büyük ALLAH ‘ tır. Bugün benden büyük olabilirsin, paran çok fazla olabilir. Ama sana yolda insanlar merhaba diyorsa adam o zaman sensin, sanatçı sensin. Biz şimdi kaset yapıyoruz satıyoruz insanlara onlar bakacağız üstten aşağıya yürümen başka olacak bu nasıl bir şey bana biri anlatacak onu ben bilmiyorum.

Yeni nesil karadeniz müziği yapanlar onları nasıl değerlendiriyorsun?

Şimdi çok cebine birkaç kuruş koyan ve yahutta birilerinin destek oldukları parlayıp giden çok fazla var , kalıcı olmak çok önemlidir. Şuanda ben bir şey daha söyleyeyim, şuanda kemençe piyasada bu kadar çok seviliyorsa bunun %90’nı benimdir. Neden benimdir? Şuanda evrimini tamamlıyor. Tabi kemençenin ben otantiğinden yanayım onu da söyliyeyim. İşte izliyoruz İmera’dır bilmem nedir hepsini takip ediyorum çok hoş ama  benim baktığım tarz da hoş değil , neden hoş değil ? Ben şuanda bir kemençe ile beraber burayı çoştururum , onlar orkestra olmadan bu işi beceremezler. Denemeside basit yani isterlerse koyalım bin kişiyi bi yere onlar 6-7 kişi ben bir kişi , özü o “tın’ı” kulağın alacak , oynayacak seninle beraber yoksa ben onlara karşı değilim sakın yanlış anlamayın ama kemençenin tadı başka.

Trabzon’da kemençe kültürünü yansıtabileceğimiz mekan var mı ?

Kesinlikle bana göre yok, aksini iddia eden gelecek . Bu bölgede idareciden hariç sevmeyen kimseyi bulamazsın, Kim sevmez ? Ya Vali Sevmez , ya belediye başkanları sevmez ya kaymakamlar sevmez eğri işlere gelmem ben doğruyu derim  Yani günü birlik yaşamam ben memleketimi adam gibi yaşarım.

Yerel televizyonları nasıl buluyorsunuz ?

 Şimdi yerel televizyonların şunu söyleyeyim ben istisnalar hariç ben bu televizyonlar kurulurken, fazlalaşırken zarar vereceğini söyledim bana bazıları karşı çıktı ve nitekim benim dediğim oldu neden? Bu iş para ile yürüdüğü için kalitesiz insanlar bir yerden bulup orda gidip seni beni temsil ettiği için kirlilik almış başını gidiyor. Kalite azaldı , çok kalmadı %2-3 gibi kaldı, herkes diyor dayı niye program yapmıyorsun ben nasıl program yapayım ne edeyim şimdi. İyi bir proje olursa ekranlara tekrar dönerim

Sosyal Medya artık tartışılmasız her sanatçının her sektörün kullanması gerektiği bir mecra, sosyal medyayı kullanıyormusunuz?

Ben çok kullanmıyorum , Neden çok kullanmıyorum?. Oraya girdim mi kaçamıyorum oradan haule 2 dk. Benim şöyle bir özelliğim var bana biri  “ Pala Dayı , nasılsın? “  İyi diyipte gidemiyorum , duruyorum “ İyiyim, sen nasılsın ?”  deyip dokunmam lazım insanların ruhlarına. Kimseye yukardan bakmıyorum.

 Pala Dayı niye Evlenmiyor ?

Yav almayler beni..

Sevdalık yaşamış mısın pala dayı..

Zaten bu gelemeyiz yan yana türküsü ordan meydana gelmişti . Geçti başımızdan öyle bir şey olmadı ama bana kalsa hiç olmayacak da ailem bırakmıyor da onun için olacak.

 Çok mu sevmiştin ?

Olmasaydı bu zamana kadar beklemezdim

Hala bekliyor musun ?

Gelse de benimle  işi olmaz ama , ben içimden atamıyorum onu..

Hala Bekliyorsun ?

Aynen.

Bu aşkın bir hikayesi var mı ? Anlat bize merak ettik şimdi ?

 Şunu söyleyeyim işte horoncuyuz , at biniyoruz düğünlere gidiyoruz belimizde silahımız o zamanlar bir düğüne gittik , o zamanlar ben sevgidir , aşktır nedir pek anlamazdım o işten.. Düğündeyiz rahmetli Ahmet Çavuş onlar işte 2 tane dal var ağaçta atıyorlar silahla kesemediler tabi , Dediler Pala Kessene Şunu .. İyi dedim.  Bir mermi attım dalın biri tak kızın  başına düştü göz göze geldik , ikinci dalıda düşürdüm yine göz göze geldik . Giriyorum horona kafam orda arıyorum tarıyorum bulmak için derken baktım yoldan yukarı gidiyor. Sordum arkadaşıma ki yahu kimdir bu ? İşte dediler felancının kızı , dedim iyi kolladım baktım yamaçtan gidiyor . Dedim Sami’ye ki Sami sen bu ata bin benim şapkayı da al o zamanlar foter takmıyorum ben gidiyorum . Tabi ordan çıktık öyle başladı.

Açıldın mı ona ?

Tabi canım gittiğim de amcasının eşi karşıda inek bekliyor o bu tarafta kaful var kafuldan doğru yanaştım gız dedim Oy diye bağırdı dedim bağırma kimsin dedi , dedim o dalı kafan düşüren , ne istiyorsun benden ? , dedim biraz konuşmak istiyorum. İşte orda konuştuk derken her düğünde ordaydım bu böyle devam etti istedik vermediler.

Tabi 1 metreden fazla kar vardı o zamanı gidip alıp çıkıyım onu hemen  , etma eyleme yalvardım olmadı gidiyorum bir daha da gelmem , son kez diyorum sana .. Gelemem dedi diğer kız kardeşleri kaçma gitmişti zaten ondan sonra orda bir su vardı onu içtim ordan yeniköye türkü söyleye söyleye ağlaya ağlaya geldim ondan sonra film bitti.

Çeviri: Onur Sarı

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

HAFTANIN MEKANI: