GELİŞİYORMUYUZ, DEĞİŞİYORMUYUZ YOKSA KENDİMİZLE ÇELİŞİYORMUYUZ?
Ligin ilk yarısında alınan çok kötü sonuçlardan sonra ,“Gelecek yılın takımını oturtmaya çalışıyoruz, şimdilik bizden bir şey beklenmesin” türünden bence başlangıç için haklı ifadalar kullanan Teknik Direktörümüz Ersun Yanal, ikinci yarıdaki muhteşem çıkıştaki galibiyetlerden sonra da ,aynı şeyleri söylemeye devam etti.
Bunda belki de, “Kaybederken öyle diyordun da kazanınca böyle mi oldu” şeklindeki bir eleştiriyle karşılaşabileceği endişesi de vardı.
Bilemem.
Ancak sezon başında ve ara dönemde 15 futbolcu alan, sezon sonu için de 5-6 futbolcu almanın planlarını yapan Trabzonspor’da, gelişmekten çok değişmekten söz etmek daha doğru olur..
Öyle ki sadece bu sezona mahsus değil bu.
Biz zaten yıllardır değişiyoruz..
Hem de sil baştan.
Artarda iki senenin takım posterlerini koyun bakalım yan yana, kaç futbolcu aynı?
***
Kaldı ki bu nasıl bir gelişmedir ki;
Zeki Yavru hala orta yapamıyor.
Mustafa Akbaş oynayamıyor..
Yusuf Erdoğan tribünde oturuyor..
Aytaç Kara geri geri gidiyor.
Esteban kırk yılda bir oynuyor.
Castillo adam geçemiyor..
Stoper Uğur’un attığı goller forvetlerden fazla..
***
Aslında Trabzonspor gelişmekten hem değişiyor..
Hem de kendisiyle çelişiyor..
Bu arada gelişmekte olmak, sahanda Gençlerbirliği ile berabere kalıp, Kayserispor’a da yenilmek için bir mazeretmidir?
***
KEŞKE BİRAZ DAHA FAZLA OKUSAYDIM!
Önceki sezon sahasında oynadığı ilk 10 lig maçında 4 beraberlik ve 6 mağlubiyet alarak hiç galip gelemeyen Çaykur Rizespor ne yaptıysa önleyemediği kötü gidişe dur damak için son çare olarak bir televizyon kanalında dini program yapan ve çok sevilip sayılan emekli imam Necati Hutoğlu’na giderler. Necati Hocamızı stadyumuna getirirler, o hafta oynayacakları Eskişehirspor maçı için dua ettirirler. Bu arada hocamız başta Kweuke olmak üzere bazı futbolcuları da okur üfler .Nitekim Rizespor o maçı 2-0 kazanır ve 286 gün sonra sahasındaki ilk galibiyeti alırken Kweuke’de gol atar.
***
Aynı sezonun ikinci yarısında Rizespor, Bursapor’a karşı deplasmanda 2-0 mağluptur. Rize Yeşil Zümrüt Gazetesi’nin sahibi, sonnokta’nın Rize temsilcisi arkadaşımız Faik Bakoğlu’nun aklına yine Necati Hoca gelir.Açar telefonu Faik durumu anlatır yardım ister.
Necati Hoca ,” Evladım der durum zaten 2-0 olmuş okusam ne olacak?”
“Olsun hocam, sen gene oku bişeler” der kapatır telefonu Faik.
Karşılaşma 2-2 sonuçlanır, biraz sonra da hocamız telefonda sorar Faik’e;
-Maç n’oldu?
-2-2 hocam ,bir puan aldık!
“Yok ya” der Necati Hoca, ‘Keşke biraz daha okusaydım!’
***
“ADAM DEVLETE KAFA TUTUYOR”
A Spor’daki programda, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın Kadınlar Basketbol Finali ilk maçında rakip takım başkanını tokatlaması üzerine 6 ay protokole girmeme cezası alan Yıldırım’a ve olayı böyle bir cezayla savuşturan Basketbol Federasyonu’na isyan eden Hıncal Uluç, açtı ağzını yumdu gözünü.
Özetle şunları söyledi Hıncal Abi’miz;
Cezaya bak cezaya. Adamın çok da umurundaydı protokol tribünü, gider locasında oturur .Bir de iyi ki yaptım, yine, hem de daha fazlasını yapacağım diyor.
Tabi, Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt sağında.
Hürriyetin Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök solunda..
Adam kendisini yasaların üzerinde görüyor, ne kanun tanıyor ne nizam ..
Milletle kafa buluyor devlete kafa tutuyor..
***
Sayın Uluç doğru demiş de biraz az demiş..
İzni olursa biz de biri ki cümleyle katkıda bulunalım kendisine..
Tüpçü başkan karşısında esas duruşta par pap..
Siyasiler oy hesabıyla şak şak..
O da geçer milletle işte böyle ...aşşak!
***
YAŞASIN!, DİREK YEDEK
Trabzon 1. ve 2. Amatör Küme’lerinin 10’ar takımlı olduğu, maçların da Hüseyin Avni Aker’de oynandığı dönemde, 10 yeni takım daha kurularak ikinci amatör küme 2 gruba çıkarıldı. Karadeniz Teknik Üniversitesi’de bir takım oluşturdu ve maçlara katıldı. Ben de 15 -16 yaşındaydım ve o takımın sağaçığıydım. Daha sonra Trabzonspor’a , Sebat’a ve başka takımlara çok oyuncu veren iyi bir kadromuz vardı. Bir yıl önce birinci kümeden düşen ve takımı hiç bozmayan İdmanyurdu’ nun birinci olduğu grupta, biz de bir tek ona yenilerek ikinci olmuştuk.
Rahmetli Ertan Kakışım ‘da takımdaydı ancak o zaman 16 kişi olan maç kadrolarına girmekte zorlanıyordu. Bir maça çıkacağız, Genel Kaptanımız Faruk Abi (Özak) takımı saydı, Ertan’ı da maç kadrosuna aldı. Tam sahaya çıkacağız Ertan ellerini birbirine vurarak avuçlarını ovuşturuyor,
bir yandan da “ Yaşasın direk yedek, direk yedek” diye söyleniyor.
Solaçığımız Turgay Beyazıt’a gösterdim, yanına gittik.
“Ne var Ertan” dedi Turgay, “Ne oluyor, ne direk yedeği?”
O ise konuşmuyor, dönmüş sırtını gösteriyor.
Tabi bişe anlamadık, sorduk ‘Ne var orada?’
Sonunda, “Okuyun oğlum okuyun, numarayı okuyun’ dedi
- Ee 12 n’olmuş?..
- Anlamadınız mı hala, direk yedek, direk yedek dedi.
Meğer o yedeklerin sırtındaki numaraya göre sahaya gireceğini..
12 numara olduğu için de İlk çıkının yerinde kendisinin oynayacağını sanıyormuş!
***
BEN TONYA’NIN İÇİNDEN DEĞİLİM!
Yüksek köylerin birindeki berberin tıraş sabunu bitmiş. İnip şehre alacak, ama üşeniyor o kadar yolu gitmeye.
Tam o sırada bir müşteri gelmiş.
Müşteriyi de kaçırmak istemiyor, ama sabun da yok.
Oturtmuş koltuğa bir yandan usturasını biliyor, bir yandan söyleniyor.
“ Vay canına ya. Ben böyle bir delikanlı görmedim, Analar ne yiğitler doğuruyor” türünden laflar ediyor.
Okadar abartmış ki, müşteri mecburen sormuş..
-Ne oldu ya..
‘Senden önce biri geldi” “ dedi, “Tam sabun vuracaktım, istemez ‘dedi.
- İki kat sinek kaydı tıraş yaptım gıkı çıkmadı. Dayanamayıp sordum sen nerelisin?
- Tonyalıymış..
Bunun üzerine havaya giren müşteri ‘Ne var onda’ dedi, ben de Tonyalıyım, ben de olurum sabunsuz tıraş..”
Canı çok yanan vatandaş artık dayanamayıp konuşmuş;
-Usta ben Tonya’nın tam içinden değilim, istersen azıcık sabun sür!
***
DEMA YA…
Kolombiya'da 30 yaşındaki bir kadın, kavga ettiği kocasından saklamak istediği 7 bin 500 doları 100er dolarlık bankonotlar halinde yutmuş. Sputnik'in haberine göre, kadını ameliyat eden doktorlar, midesi ve ince bağırsağından 57 adet 100 dolarlık çıkardıklarını, geri kalan paraların ise kalın bağırsaktan geçtiğini belirtmişler.
ALAH ALLAH!
İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan',“İnsanlar depremin yıkımlarını Allah'ın takdiri olarak görüyorlar. Oysa bu mühendisin takdiridir, ev yapımında kullanılan malzeme kalitesinin takdiridir. Her konuda Allah'ı ileri sürmek, Allah'a yapılan haksızlıktır” dedi.