“Günün birinde inşallah balık baştan kokmayacak. Samimi insanlar, hak ettiği görevlere getirilecektir. ‘Ben parayı veririm olur” düşüncesindeki tarz, bazı insanlardan ters teper. Ancak, o insanlar da susuyorsa nezaketen susuyorlardır. Günün birinde konuşurlarsa da çok farklı konuşurlar”

“Arkasındaki  formanın gücüyle değil de, o formaya güç verenlerin Trabzonspor'unu tercih etmiştim. Tabi ki çok özel müsabakalarımız var. Hüseyin Avni Aker, sevinçlerimizi, kederlerimizi, kendi içimizde saklı bahçemizi barındıran bir yerdi”

Trabzonspor’un ve Türk futbolunun  efsane  orta saha oyuncularından olan Kara Boğa lakaplı Ünal Karaman , Sonnokta’ya ülke futbolu hakkında  samimi değerlendirmelerde bulundu. Henüz 19 yaşındayken  sırtına geçirdiği  A Milli Takımızın  formasıyla , Wembley’de  İngiltere’ye karşı  mücadele etmenin  gururunu yaşayarak   geldiği Trabzonspor’da  zirveye çıkan kaptan,  futbolunun yanında  her zaman dik duran kişiliğiyle de Bordo-Mavili taraftarın gönlünde ayrı bir yer edinmiştir.

Futbolu bıraktıktan sonra teknik adamlığı soyunan, kısa bir dönem Trabzonspor’dada Sportif Direktörlük yapan Kaptan, son olarak Şanlıurfaspor’da  görevdeyken ligin 12. haftasında istifa etmek zorunda kaldı. Ünal Karaman’la altyapıdan üstyapıya, günümüz Türk futbolunu konuştuk.

  • KÜLTÜR VE KARAKTER EREZYONU

Yıllardır üst düzey futbol yaşantınızdan sonra antrenörlük yapıyorsunuz. Size göre Türk Futbolu gelişme kat etti mi?

Sadece futbol odaklı bakarsak yanılırız. Spor anlamında, hatta insan kalitesi anlamında da kayıpta, zararda, ve yetersiz olduğumuzu söyleyebilirim.  Tabi ki beni ilgilendiren konu futbol olduğu için söylemiş olduğumuz etkenler futbola da yansımaktadır. Futbolcularımızın çok fazla aşama kat ettiğini açıkçası düşünmüyorum. Haksızlık da etmeyelim ülkemize çok güzel tesislere kavuştu. Bilhassa maddi olarak  geçmişe nazaran çok üst düzeyde olduğumuz söylemek mümkün. Ayrıca harika sahalara kavuştu. Ancak maalesef Türk kültürüne uygun karakterli, futbola destek verecek eğitimcilerden uzak bir yapıda olunduğunu söyleyebilirim. 

  • MENAJER VE AİLE FAKTÖRÜ 

Tesislerin arttığını ifade ettiniz. Ancak futbol kalitesi olarak gerilediğimizi ifade ettiniz. Bunu neye bağlıyorsunuz. Yetenekli oyuncuları artık göremiyor muyuz? Ya da çıkartamıyor muyuz?

Ben Konya'da amatör bir takımdan çıkıp Trabzonspor’un, hatta milli takımın formasını  giymiş, kaptanlığını yapmış birisiyim. Bu ülkede yetenekli oyuncular gerçekten çok fazla var. Ancak menajer kültürü takımlarımızın başını yakma noktasına getirdi. Çok erken yaşta ayağı topa değen profesyonel bir oyuncunun menajerler ile hamle yapma durumu söz konusu oldu. Aileler de çocuklarını para üreten fabrika gibi görmeye başladı. Bu da sevgiden uzak bir nesil yetişmesine sebebiyet verdi. Olayı sosyolojik olarak da ele almak lazım. ‘Eskiden yetenekli futbolcular vardı şimdi neden çıkmıyor’ tarzı söylemler tek başına düşünüldüğü taktirde çok yavan kalıyor. 

  • KENDİNİ GELİŞTİREN İNSAN HER İŞİ YAPABİLİR

Futbolu yönetenlerin futboldan gelip gelmemesi konusu çok tartışılıyor. Bu konuda düşünceleriniz nelerdir?

Ülkede kendi mesleğini yapmayan milyonlarca insan var. Dolayısıyla insanın  kendisini eğitmesi ve geliştirmesiyle beraber topluma nasıl yön vereceğini ayrı bir nokta olarak değerlendirmek gerekir. Bir insan futboldan geldi futboldan başka bir alanda çalışamaz, ya da futboldan geldi futbol yönetir gibi keskin ifadeleri pek doğru bulmuyorum. İnsanı yönetmeyi bilen, sosyolojik, kişisel, bilimsel olarak kendisini geliştirmiş, her insan her mesleği yapmaya adaydır. Yani biz spor adamıyız, yarın bir gün ülke yönetmeye aday olduğumuz zaman “Ya kardeşim sen spor adamısın mı” denecek. Bu tamamen kişilerin kendini yetiştirmesinden kaynaklı bir durumdur. İnsan insandır. Kalite her zaman kalitedir. Kaliteli insanlar da her meslekte her branşta yer almalıdır. Tabi bu işte en dipten gelmek, bu işin diplomasını almak, diğer bir tabirle mutfakta pişmek büyük bir avantajdır. Ancak sadece avantajdır.. 

  • “BEN PARAYI VERİRİRİM OLUR”LA OLMAZ..

Günümüz futbol anlayışında 2 maç kaybeden teknik adam hemen topun ağzına gelebiliyor. Bu şartlar altında altyapıya önem verip vermeme konusunda neler söyleyebilirsiniz? 

İnsan kalitesinde saklıdır. Kaliteli insan, kendini 10 saniye izleterek de gösterebilir. Karakter, sadece bu meslekte geçerli değil, tüm mesleklerde önemlidir. İnsan vatanına bayrağına milletine sahiplendiği gibi işini sahiplendiği  taktirde mutlaka sonuca gider. Ancak, Türkiye’de maalesef sporu yöneten insanların taraftar bazında mutlu olması gibi bir durum söz konusu haline geldi.  Bu da ister istemez bu altyapıda  bazı sorunları ortaya çıkartıyor. 

79 yılında lisans çıkarmışsınız, dünyaları okumuşunuz, diplomanızı almışsınız, üst düzey takımlarda antrenörlük bilgisini elde edecek donanımı sağlamışsınız, Trabzonspor kaptanlığı, milli takım kaptanlığını yapmışsınız buna rağmen hala daha kendini yetersiz görüp bir şeyler daha öğrenme gayretindesiniz.. Ancak farklı noktalarda insanlar; bizimle birlikte aynı paralelde yürümediği anda işin içerisinde şovmen boyutu ön plana çıkıyor. Dolayısıyla futbola, ülkeye her türlü zararlar bu şekilde veriliyor. Benim çok sevdiğim bir söz vardır, “Ьlkesini en зok seven insan işini en iyi yapan insandır” diye. Biz işimizi iyi yapmaya gayret edeceğiz. Bir parça da haddimizi bileceğiz. Dolayısıyla alt yapı denildiği anda bu işe değer vermiş insanlara da en azından saygı gösterilmesi konusunda titiz davranılması gerekir. Yoksa, “Ben parayı veririm olur” düşüncesindeki tarz, bazı insanlardan ters teper. Ancak, o insanlar da susuyorsa nezaketen susuyorlardır. Günün birinde de konuşurlarsa da çok farklı konuşurlar. O yüzden insanlar sınırlarını çizgilerini iyi belirlemek zorundadırlar. 

  • MUTLAKA DEVRAN DÖNER

Hep mi şovmen tarafında olan kesim kazanacak?

Günün birinde inşallah balık baştan kokmayacak. Samimi insanlar, inşallah hak ettiği görevlere getirilecektir. Ben Trabzonspor'a en son Sportif Direktörlük görevine geldiğimde 180 milyon TL borcu varken, şimdi 700 milyon gibi rakamlar duyuyorum. Sonuçta kulüplerimizin bir çoğu da bu durumla baş başa kalıyor. Bazı kulüp ve başkanları da istisna olarak ayırıyorum. Dünyanın en genç nüfusuna sahip ülkeyiz. Ama kendimizi ve çocuklarımızı yetiştirmemiz ve geliştirmemiz lazım. Spordan daha ziyade öz saygıyı, büyüklerine ve küçüklerine ne zaman saygı ve sevgi gösterilmesini, gelenek göreneklerimize uygun hareket edecek bir nesil yetiştirmek lazım. Aksi taktirde sürekli kendi içimizde “o onu dedi, bunun borusu ötüyor” gibi söylemlerle çok vakit kaybederiz. Kendimizi ne kadar geliştirirsek, bu toprağa, bu bayrağa, bu güneşe, bu aya hazır hale getirirsek başarı zaten kendiliğinden gelecektir. İnşallah gelecekte değerini hak etmiş insanlar, hak edilmiş nesillerle beraber Türk sporuna katkı yapacaktır. 

  • SEVİNCİMİZİN ÜZÜNTÜMÜZÜN SAKLI BAHÇESİ

Hüseyin Avni Aker efsanesi artık Akyazı'ya taşındı. Neler söylemek isteriniz? 

Ben Trabzonspor'a ilk geldiğimde de ifade etmiştim. Arkasında formanın gücüyle değil de o formaya güç verenlerin Trabzonspor'unu tercih etmiştim. Tabi ki çok özel müsabakalarımız var. Hüseyin Avni Aker, sevinçlerimizi, kederlerimizi, kendi içimizde saklı bahçemizi barındıran bir yerdi. İnşallah Hüseyin Avni Aker ismi yaşatılmaya devam eder. Çünkü bu büyük isim  bir stattan ibaret değildir. Öyle de kalmamalıdır. Akyazı’yla beraber inşallah Trabzonspor yeni stadıyla beraber o şehrin insanına, Bordo-Mavi sevdalılarına hak ettiği mutlulukları yaşatırlar.

Söyleşi: ALi Osman YÜRÜK