Dünyada büyüme oranları düşük seyrederken Türkiye ekonomisinin büyüme performansı göstermesi milletimiz adına sevindirici bir gelişme. Her bir vatandaşımızı tebrik ediyor, kendilerine teşekkür ediyorum.

Bugüne kadar 11 bütçe hazırladık başarıyla uyguladık. 12’ncisinin görüşmelerini yapıyoruz. Demokrasi tarihimizde ilk kez bir siyasi parti kesintisiz olarak artarda 12 bütçe hazırladı. Bu büyük bir onurdur.

On bir yıl boyunca bu sorumluluğun gereğini yerine getirmenin gayreti içinde olduk. 11 yıllık süre içinde 3 genel seçim, 2 mahalli seçim, 2 halk oylaması yapıldı. Bu seçimlerde milletimizin huzuruna çıktık ve tam not aldık. Türkiye çok uzun bir aranın ardından Ak Parti hükümetleriyle güven ortamına kavuştu.

Geride bıraktığımız 11 yılın hem bize, hem dünyaya verdiği çok anlamlı çok değerli bir mesaj var. Zemin sağlamsa, istikrar varsa, o zemin üzerine ekonominin de istikrarla büyüdüğünü millet olarak hep birlikte tecrübe ettik. Biz bunu geçmişte iki kez daha yaşadık. Menderes’in iktidarında Türkiye ekonomisi büyümüş ülke güç kazanmıştı. 1983-89 arasında merhum Özal döneminde Türkiye büyük atılımlar gerçekleştirmişti. Siyasi iktidarsızlık dönemlerinde Türkiye ekonomisi kan kaybetmişti.
 
Geçmişte yaşanan bugün de AK Parti hükümetleri döneminde süren tecrübe gösteriyor ki Türkiye sağlam bir zemine sahip olduğu sürece büyümeye devam edecektir.
 
Demokrasi kurallarıyla işledikçe, milli irade tüm süreçlere egemen oldukça Türkiye hedeflerini aşacak ve aynı şekilde büyümeyi sürdürecektir.
 
Burada bu salon içinde her birimiz milleti temsil etme gayesi içinde bulunuyoruz. Bu salon içinde çoğunluk da azınlık da milli iradenin eseridir. İktidar partisine mensup vekiller de muhalefetin vekilleri de milli iradenin gereği olarak buradadır.

Sandık hiçbir hatayı hesapsız bırakmadı. Elbette sivil toplum medya sokağın sesi demokrasilerde önemlidir. Eline silah alan, elindeki gücü silah gibi kullananlar demokrasiye zarar verirler.

Madem ki bu ülke milli iradenin hakimiyeti üzerine inşa edilmiştir, milli irade dışında fani hiçbir güç tanınamaz. Her meselede karar verici millet oldu. Milletimize güvendik. Her meselede en iyi karar vereceğine itimat ettik. Türkiye tıpkı 23 Nisan 1920’de olduğu gibi askeri ve sivil tüm mercilerin üzerinde olan TBMM’nin iradesiyle yoluna devam edecektir.

Demokrasimiz ancak bu şekilde ileri standartlara ulaşabilir. Ekonomi ancak bu şekilde büyüyebilir. Sosyal barış kardeşlik bu şekilde tesis edilebilir. Siyaset için milletin desteği yeterlidir. Başka hiçbir desteğe ihtiyacı yoktur. Artık Meclis dışındaki herkes, her kesim bunu anlamalı ve kabullenmelidir.

Türkiye’ye terör, şiddet eylemler, medya, çeteler, sermaye grupları değil yalnızca millet istikamet çizer.

Terörün siyasete nasıl etki etmeye çalıştığını gördük. Sadece terörden değil, bundan yarar sağlamaya çalışan siyasetçilerden de kaynaklanmıştır. Terör saldırıları karşısında hükümetler zora düştüğünde bu ülkede muhalefetin ovuşturduğu görülmüştür. Meselenin çözümü için ortak bir irade oluşturulmamıştır. Geçmişte hükümetler cesaretle meselenin üzerine gidememiştir. Biz 11 yıl boyunca bu riskten hiçbir zaman kaçınmadık.

Cesur ve kararlı bir duruş sergiledik. Meseleyi güvenlik boyutuyla değil ekonomik sosyal noktada ele aldık. Bunun belli çevrelerde çok ciddi rahatsızlık oluşturduğunu görüyoruz. Terörün yeniden can alması için ciddi gayretleri görüyoruz. Huzur sürecini Bahsegel sabote etmek için tahriklerin devreye sokulduğunu görüyoruz.

Terör 30 yıldır hemen her seçim öncesinde ihale almıştır. 30 Mart seçimleri öncesinde tahriklerinde böyle bir gayeye matuf olduğunu çok iyi anlıyoruz.

Buradan açık açık ilan ediyorum. Sahnelenmek istenen tahrikler milli iradeye yöneliktir, barışa yöneliktir, seçim sürecini etkilemeye yöneliktir. TBMM ve millet bu saldırılar karşısında tek yürek olduğu takdirde bu tahrikler asla başarıya ulaşamayacaktır. Aziz milletimizi dikkatli olmaya davet ediyorum. doğu ve güneydoğuda yaşayan vatandaşlarımızın bu kışkırtmalara karşı uyanık olmalarını rica ediyorum.

Son bir yıl içinde doğu ve güneydoğu illerimizde de çok farklı bir atmosfer oluştur. Ticaret turizm canlandı. İnsanlar köylerine dönmeye yıllardır gidemediği dağlara yaylalara gitmeye başladı. Askerimiz polisimiz vatandaşımızın sevincine, cenazelerde acısına eşlik etmeye başladı. Bölgeye yatırımcılar gelmeye, turistler gelmeye başladı.

Bugün bunların ötesinde bir yıldır anneler babalar oğullarının şehadet haberini almadı. Vatanından ayrı kalan, önce devlet, önce terör korkusuyla yanıp tutuşan sanatçılar ağlama diyerek insanların umutlanmasına vesile oldular.

Bu umudu kırmaya kara kışa rağmen, Türkiye’de yaşanan bahar havasını tehdit etmeye kimsenin hakkı yoktur. Bunun tehdit edilmesi karşısında susanlar sevinenler tarih ve millet karşısında hesap veremezler.

Açık açık bir kez daha söylüyorum. Yeter ki bir damla kan akmasın, annelerin gözyaşı akmasın, Türkiye kazansın, biz kaybetmeye razıyız.

Millet bizden bu meseleyi çözmemizi istiyor. Hiçbir taviz vermeyeceğiz. Ama burada anayasaya uygun hareket edeceğine dair yemin edip, ondan sonra bu anayasayı tanımıyoruz demenin anlaşılır hiçbir yanı yok. Şehitlerimizin ruhlarını incitecek hiçbir girişimin içinde olmayacağız.

Dört tane kırmızı çizgimizi açıkladık. Tek millet dedik, tek bayrak dedik, tek vatan dedik, tek devlet dedik. biz yola böyle çıktık. Ve millet anlayışımız Türkiye’deki tüm etnik unsurları kapsar. Hepsini kucaklarız.

Tek bayrak dedik. Bayrağımızın rengi, kıskananlar varsa öğrensin şehidimizin kanıdır. Öğrenmiyorsan bil. Türk bayrağı tabi ki, ne bayrağı olacak. Biz tek bir ırka hizmet etmiyoruz. Türkiye’de kim varsa insan olarak hepsine hizmet ediyoruz.

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak uğrunda ölen varsa vatandır. Bu anlayışla biz çalışıyoruz. Dördüncüsü de tek devlet. Türkiye Cumhuriyeti devleti. Bunun dışında başka şeyler tanımıyoruz.

Eski Türkiye yasakların olduğu, yolsuzluğun, yoksulluğun çığ gibi büyüdüğü bir Türkiye’ydi. Umutlarını yitirmiş, gözlerinin adeta feri sönmüş bir Türkiye’ydi. Eski Türkiye kuruluştaki ruhtan, heyecan ve birliktelikten hızla uzaklaşan bir Türkiye’ydi. Dedelerimiz de babalarımız da bizler de gerçekten büyük acılar yaşadık. Ne bu güzel ülke, ne de bu aziz millet yaşananları hiç hak etmedi.

Ölümler gözyaşları diz boyu yoksulluk, umutsuzluk hiç de hak ettiğimiz, layık olduğumuz hayat tarzı değildi. Yine de milletçe hayata tutunduk.

Şu son  11 yıl çok önemli bir dönüm noktasıdır. İnanıyorum ki millet bu 11 yılı hiç unutmayacaktır. Geride bıraktığımız aslında sadece bir başlangıçtır.

3,5 yıl iktidarda kalıp, 5 yılı tamamlayamayan bir iktidar olarak ne söyleyeyim ben? Tamamlayamıyorsunuz bırakıp gidiyorsunuz. Durum ortada 11 yıl ardı arkasına milletin görevlendirdiği bir iktidar var. şu anda Meclis’te konuşuyoruz. Sizler de konuşsaydınız. Dinlemek bu parlamentonun çatısı altına yakışır. Lütfen bunu dinleyelim.

2023 hiç kuşkusuz bugünden farklı olacaktır. Kökleriyle barışmış yeni Türkiye 21. Yüzyılı inşa etmeye devam edecektir.
Editör: Haber Merkezi