Bir zar masasıdır ki dünyanın her tarafında öyle veya böyle her zaman kurulur...

Kurulurken de boşuna kurulmaz.

Diğer adı barbuttur. Adalet kuralları vazgeçilmezidir.

Kimse kendi attığı zarın doğruluğuna karar veremez. Karar ganyotçunun ağzından çıkan sözdedir.

Onun da işi budur... Zira ganyotçu; oynayan herkesin rızasıyla oradadır.

Her oynayan ganyotçuya saygı durmak zorundadır.

Literatürümüzde binlerce atasözü mevcutken her biri de en az 100 yılda bir araya geldiğine göre ‘ zar masasında 5 saatlik 6 saatlik mesailerini bitirmiş oyuncular genellikle her zaman oyun bittikten sonra ‘ben şurada zarı kıramadım, keşke o gideri yapmasaydım, o posta ağırdı rastoya almam gerekirdi nasıl almadım?, ben şu kadar kazandım, ben bu kadar kaybettim, sana oyun içinde borç verdim kendimi ateşe attım, şöyle yaptım sen şöyle yaptın gibi konuları konuşularken, bu sefer zar masası etrafındakiler farklı bir konuyu mırıldanırlarken İstanbul Belediye Başkanlığı’nı kazanan Ekrem İmamoğlu’nun olduğunu gören ganyotçu hemen sahne alarak ocakçıya seslenir: “çayla bizi Abdullah bey”

Bir anda aşağıya doğru yuvalanarak büyüyen kartopu hesabı çığ gibi gün geçtikçe büyüyen, ismini yurt dışında da ezberleten Ekrem İmamoğlu’nun hızlı yükselişinin yansımaları masaya yayıldı. Her bir oyuncunun düşüncelerinde bu nereden çıktı, neyin işidir, kim buldu, kim çıkarttı, nasıl oldu da ülke gündemini sallar? Soruları belirdi.

Ganyotçu masaya sahip bir ses tonuyla;

“Ormancı sen bu yana geç. Bırak şu sigarayı Raşit, Mahmut beyin yanında otur. Cafer bey anlatacaklarım uyumaktan da güzeldir bir dinle. Faik bey maşallah yaşınızı hiç göstermiyorsunuz. Kayhan beye yer verin. İlhan bey sekiz yüze vurmuş bırakın. Osman Ağa da gelmiş siyasetin mutfağındandır. Dinleyin arkadaşlar;

Sözümü de kesmeyin.

Her insanın bir hikayesi vardır.

Hiçbir insanın değeri bitirdiği üniversite ile kıyaslanamaz önemli olan algılamadır.

Yaşamın içerisindeki gel- gitleri yerli yerinde anlatım için sadece okumaya zaman ayırarak

ülke gerçekleri ile karşılaştırmamız, dünlerin toplamının bu günler için olduğunu insanlara hatırlatacaktır.

İnsanların okul bitirmesi demek hayatı huzur içerisinde yaşadıkları anlamına gelmez.

Öncelikle şunu bilmeliyiz ki nerede İngiliz varsa orada Osmanlı her zaman zarar görmüştür.

Şimdi nerede Amerikalı varsa Türkler her zaman zarar görmüştür ve de hala görmektedir.

Bizler ne yapmışız?

KÜLTÜRDE 3-1 yani se-yek atmışız, ananemizi kaybetmişiz, edepli ile edepsizi bir birinden ayıramaz olmuşuz ,sanatı sanatçıdan kıskanmışız. Sonunda se-yekle iyi kapı almışız, sanatçıları sanatçı olduklarına bin pişman etmişiz.

EKONOMİDE 2-2 yani dubara atmışız, vatandaşa saç baş yondurmuşuz, binlerce fabrikayı kapatmışız üretmeden tüketen toplum olmuşuz. Üretim yoksa işte yok işsizler ordusu yaratmışız. Orda bir köy var uzakta o köy bizin köyümüz derken Zehra kardeşi Fadime halayı marketlerden yumurta süt yoğurt alırken görmüşüz...

EĞİTİMDE 1-1 hep yek atmışız, ülke için en acıklısıdır ki matematiği fiziği kimyayı es geçen ülke olmuşuz her yıl bir bakan değiştirmişiz, eğitimin yıldız bakanlarından Hasan Ali Yücel’in çağdaş uygarlığa uyarlanmış sistemi yerle bir etmişiz. Nasıl bir eğitim sistemidir ki sanayi devi Almanya’da yüze yakın üniversite varken biz onları katlamış … Üniversiteyi bitirdiklerinde ne olacaklarını bilmeyen öğrenciler mezun etmişiz.

Japonya’da krallar değişir; eğitim sisteminin hiç bir zaman değişmeyeceğini ve de değişmediğini yıllar öncesinden görmüşüz. Hiç tınlamamışız proje okullarını doldurmak için anne ve babaların akıllarını başlarından almışız.

ADALETTE 4-4 Dört çar atmışız, eskiyi arar hale gelerek haklı ile haksızı ayıramaz duruma gelerek suçluların cirit attığı bir ülke haline gelmişiz. Amerika’da her şeyin değiştiğini sadece Adalet sisteminin değişmediği kavramını bilmişiz. Yarım yamalakta olsa vatandaşın belleğinde hukuka olan güveni yitirmişiz.

MEDYADA 4-1 atmışız bir ülkenin dördüncü erki olan basının toplum adına toplum öğretmenliği yapanlar olduğunu bir kenara koyarak, yüzlerce belki de binlerce trol ve de troliçeleri piyasaya sürmüşüz. Halkın doğru haber alma özgürlüğünü linç etmişiz. TV’lerde bıyığı terlememiş çocukların Arapça –Farsça neyi anlattıklarını kendilerinin de bilmediği dini söylemleri halkın önüne koymuşuz...

MANEVİYATTA 4-3 Çarı-Se atmışız... Suriyelisini ,Iraklısını Kenyalısını Afganlısını Somalilisini daha nicelerini ucuz politikalar uğruna ülkemize sokmuşuz. Kimler gelmiş kimler gitmiş… Ülkelerinden gelirlerken getirdikleri hastalıkları doktorlarımızın önüne koymuşuz. Yardım dinimizin gereği demişiz, kendi fakirimizi kendi yoksulumuzu unutmuşuz. Suriyeli gençlere cafelerde nargile içirmişiz.. kendilerine İstanbul’da Kuyumcular Sitesi’nde iş yerleri açtırmışız. Vergiden muaf tutmuşuz... İstanbul’u ve de diğer illerimizi Arapça Farsça yazılı tabelalar diyarı yapmışız.

SANAYİDE 5-1 atmışız hala marka olan bir buluşa imza atmamışız. Ağır sanayinin ilk adımıyla dahi karşılaşmamışız. Yerli olan bir otomobil dahi yapamamışız. Almanın Fransız’ın İtalyan’ın İngiliz’in Amerikalının motorlarının montajı ile uğraşmışız orta doğunun en öndeki Tank –palet fabrikasının yüzde ellisini Katara satmışız... Savaş yıllarının olmazsa olmazı Şeker fabrikalarını özelleştirmişiz ..Bir tatlandırıcı fabrikasına karşılık üç yüz bin Şeker üreticisine tarımdan üretimden el çektirmişiz.

Her yıl sanayi devrimi demişiz toplantılar paneller yapmışız, salondan dışarı çıkıldığında hepsini unutmuşuz.

TARIMDA 5-4 atmışız Allah hiç bir ülkenin başına vermesin; kendi kendimize yeten 7 ülkeden biri iken köylüyü de, üreteni de satanı da alanı da darma dağın etmişiz.

Yetmemiş ‘siz ekmeyin üretmeyin’ diyerek dönüm başına para vermişiz...

İthal hayvanlar la birlikte dışarıdan saman ithal etmişiz.

 Domatesle soğanı biberle patlıcanı yarıştırmışız vatandaşları da tanzim satışların önünde hakem tayin etmişiz.

SPORDA 6-3 atmışız Sporun her dalını birbirlerine karıştırmışız, hangi dal olursa olsun holding sahipleri bile federasyon yönetimlerine sokmak için mücadele etmişiz. Yetmemiş siyaseti sporun tam göbeğine sokmuşuz. Trilyonlar harcanarak suni başarıların peşinde koşmuşuz eğitimli insanları hiç bir yere yanaştırmamışız. Sırtımız minderlerden kalkmamış. Varsa yoksa siyaset deyip, siyaseti sporun dışına itememişiz.

DIŞİŞLERİNDE 5-2 atmışız geçmişte kendi politikalarını hemen hemen tüm coğrafyada diğer ülkelere hissettiren bir ülkeyken, diğer ülkelerin telkinleri ile politika üreten bir ülke pozisyonuna düşmüşüz. Saman alevi gibi yanıp sönen bir dış siyasetin peşinden giderek 16 adayı Yunan’a kaptırarak bu adalara uzaktan bakar bir toplum olmuşuz.

Hiç mi 3-3 yani düsse, 5-5 yani dübeş, 6-6 yani düşeş 6-5 şeş beş atmadık arkadaşlar? Atamadık, attırmadılar. O zarları Amerika – İngiliz –Alman – İtalyan – Hollanda İsrailliler attılar bizler de seyrettik.

Ekrem İmamoğlu’nu

Nerden çıktı kim çıkarttı diyordunuz ya,

Hiç kimse çıkarmadı şu üstteki yanlış politikalar çıkardı.

Fiziğin, matematiğin, kimyanın ülkemiz için ne olduğunu bilen her partiden olan sağduyulu vatandaşlarımız çıkarttı.

Onun için kitap öyle bir şeydir ki suya hasret çölde bile insanlara serinlik verebilen değerli bir hazinedir. İster ganyotçu olsun İster şoför bahçıvan fark etmiyor.

Kim olursa olsun ganyotçu gibi ne anladığımızdır önemli olan.