Kim ne derse desin, kim ne söylerse söylesin.
Bu şehrin son 10 yılına hizmet olarak damgasını vuran isimler varsa o isimlerin başında hiç tartışmasız Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar geliyor!..
2002'den 2014 Trabzon'una bir bakın..
2002'den  2011'e kadar TOKİ Başkanı 2011'den 2014'e girmeye hazırlık yaptığımız sürece Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak  Erdoğan Bayraktar  Türkiye'nin her köşesinde damgasını vurmuştur.    
                                                                          
Türkiye'nin her bir köşesine hizmet ağını kuran Bayraktar, Trabzon'un merkezinden, ilçelerine, beldelerinden köylerine, dağlarından taşlarına, yollarına kadar hizmet noktasında hiç tartışmasız O'nun adı vardır.
Görmek için bakmak, bakmak için de araştırmak gerekir..
Ama ne hikmetse Türkiye'nin her bir köşesinde bilinen değerinin ne yazık ki Trabzon'da bilinmemesi ve küçük işlerin  içine çekilmek istenmesi bu şehir adına üzücüdür!..
Şöyle Trabzon'un son 10 yılının envanteri çıkarıldığı zaman hakkının fazlasıyla teslim edilmesi gereken bir hizmet adamı gerçeğini hiç kimse yadsıyamaz..

Muhalefet partili belediye başkanları dahil destek almayan bir belediye yok.
Geride bıraktığımız hafta yolumuz İl Özel İdaresi’ne düşünce  İl Özel İdaresi Genel Sekreteri olarak başarılı işlere imza atan İbrahim Kul ile sohbetimizde  söylediği şu sözler aslında  çok şey anlatıyor..
'Osman Bey hiç bir dönem gelmeyen para 2013 yılında geldi. Bakan Bey Trabzon il, ilçe, belde, köyler nere derseniz  ne istenmişse hep elini uzattı. Adeta Trabzon için para akıttı. Bizler de hizmet götürme noktasında önemli işler yaptık yapıyoruz.'
Yazımın başlığının 'Yalnız adam' olmasına gelince...
Bu şehrin  derin lobilerinde olmaması, uzun yıllarını bu şehrin dışında çalışarak  geçirmesi, şehirden uzak kalması, şehirde kulis yapan bir kişi olmaması, 'Ben Bakanım' diyerek parti teşkilatları da dahil etrafında lobi oluşturmak gayretinde olmaması, bu şehrin kapalı kapılar ardındaki senaryoların içine girmemesi, kavgadan uzak durması, haksız da olsalar kimsenin tavuğuna kış dememesi, iyi niyetinin kendi parti mensupları tarafından dahi sürekli su istimal edilme noktasına gelmesine rağmen bunlara karşı önlem almak gibi uğraş içine girmemesi, en küçük şeyden etkilenmesi ve duygusallığını yenememesi bir yalnız adam  gerçeğidir..

Bakın..
Bu  şehirde  uzun yıllardır 'Bu şehrin siyasetçileri, bakanları neden Trabzonspor'a destek olmaz, yardım etmez, sponsor bulmaz' diye sorgulanırken, O'nun batma noktasına getirilen her Tabzonlunun ortak sevdası Trabzonspor'un ekonomik kriz içinden çıkması için aylardır verdiği büyük uğraşı, yönetime verdiği büyük desteği, yarattığı kaynakları bile sorgulayanların görünmesi  bu şehirde bir yalnız adam gerçeğinin  nasıl  tavan yaptığının belgesidir..
Hiç kuşkusuz bakanlar da, milletvekilleri de hata yapar, eksikleri de olacaktır..
Ama hakkın teslimini yapmak da vicdan meselesidir!..   
                                                                                          
Bugün Erdoğan Bayraktar..                                                                                                                                                       
Yarın bir başkası..
Yazımın başında belirttiğim gibi şöyle  son 10 yılında neler yapıldığına bakmak gerekir.
Ne demişler..,
'İyilik yap deniz at. Balık bilmezse halik bilir!'
Görülüyor ki Bakan Bayraktar'ın da felsefesi bu!..
Yalnız adam bu olsa gerek.!


NEDİR TÜRK OLMAK!..

B u soru üzerinde geniş yelpazede bir analiz yapmak istedik.
     Çünkü bu evrensel konunun çok ama çok ötesinde  bir vazgeçilmez bir duygu.                                                  
Üzerine yazılan öyle      yorumlar okudum ki,         ‘Nedir Türk olmak’ sorusunu tarihin akışını da irdeleyip yazımla bütünleştirerek, bütün milletin hissiyatını yansıttığına inandığım bu duyguların altına imzamı da atarak sizlerle paylaşmak istedim..
Tam zamanı olsa gerek..
Çünkü Türk olmak öyle kolay bir iş değil!..
Türk olmak;
Kıbrıs'ta,
Hocalı'da,                                                                                                                                                                      Anadolu'da ve Balkanlar'da soykırıma uğrayıp, karşılığında yapmadığın soykırımla suçlanmaktır.
Türk olmak;
Vatanına, milletine,   bayrağına, tarihine sahip çıktığında faşist ile suçlanmaktır!
Vatanına, milletine, bayrağına, tarihine sövüldüğünde demokrat ve çağdaş  olabilmektir!
Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir.
Üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir.
Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır..
Aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır..
Türk olmak,
Mostar'da köprüdür..
Kerkük'te kaledir..
 İstanbul'da Kızkulesi'dir..
Anadolu'da buğdaydır..
Çukurova'da pamuktur..
Güneydoğu'da tütün..
Ege'de üzüm..
Karadeniz'de fındık..
Trakya'da ayçiçeğidir..
Türk olmak;
Yunus'tur..
Aşık Veysel'dir..
Karacaoğlan'dır..
Köroğlu'dur..
Pir Sultan Abdal'dır..
Hacı Bektaş-i Veli’dir..
Mevlana'dır..
Mehmet Akif'tir..
Türk olmak;
Alparslan'dır..
Atilla'dır..
Yavuz Sultan Selim'dir..
Kanuni’dir..
Fatih Sultan Mehmet'tir..
Mustafa Kemal'dir..
Türk olmak;
Çanakkale'de ölmektir.
Çanakkale'de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanesine taşımaktır. Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlısından helallik almaktır.
Türk olmak;
Sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır.
Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir.
Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır.
Yağmura ‘rahmet’, kara ‘bereket’ diye bakmaktır.
Türk olmak;
Harap bir ülkede,
zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip,
tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile,
paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen,
yedi düvele meydan okumaktır.
Türk olmak;
Annenin şehit oğlunun ardından 'Bir oğlum daha olsun, onu da vatan için göndereceğim' demesidir.
Babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken 'Vatan sağ olsun! ' demesidir.
Türk olmak;
Saz çaldığında,                                                                                                                                                                              ney üflendiğinde,
 kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında,
yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de Yemen Türküsü'nde...
 Kendisine verilenlere ‘Nasip’, verilmeyenlere 'Kısmet' diyebilmektir.
Her işin 'Hayırlısına' inanmaktır.
Türk olmak;
Asya'da batılı,
 Avrupa'da doğulu diye tepki görmektir.
Irk sözünü bilmeden yaşamak, Kürt’ü, Çerkez’i, Boşnak'ı, Laz’ı, Alevi’si, Sünni’si vatan topraklarında yaşayan herkese aynı duygu ile bakmak, yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevmektir.
Türk olmak;
En dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.
Türk olmak;
Anadolu'da her düşen yağmur damlasına hamd etmek, her çıkan başak için şükretmek, üzerine düşürülmek istenen karabulutlar için 'Allah var' diyebilmektir..
Zor iştir Türk olmak.
Türk olmak;
 Kendi vatan topraklarında yabancı gibi göstermek isteyenlere karşı; 'YA SABIR' diye Yaradan’a sığınmaktır.