Başına vurulan taşla boylu boyunca yerlere uzatılan asla ve asla Şenol Güneş değildir.

Onun şahsında haktır, adalettir, özveridir, dürüstlüktür, centilmenliktir, asla yılmadan yıllarca dim dik durarak verilen onurlu mücadeledir..

Statükoya isyandır, ezilenlerden yana zalimlere kafa tutan yiğitliktir..

Vicdansızlar dünyasının vicdanını hiçbir şartta yitirmemişlere gösterdiği tepkidir.

Formasını sırtına geçirip, pır pır eden yüreğindeki heyecanla taraftarı olduğu takımın maçına koşan küçücük çocukların yarınlarına dair umutlarıdır..

***

Bu “Güçlüyüz o halde haklıyız” mantığının günümüzdeki temsilcilerinin ne ilk ne de son eylemidir.

Fabrikasız, sanayisiz, parasız, pulsuz, kayırmasız, kollamasız bir Anadolu kentinden çıkan pabucu yırtık ama vicdanı sapasağlam gözü pek gençlerin yarattığı Trabzonspor’a bir türlü dinmeyen bir kindir bu.

Uğraşa uğraşa, kendileri gibi yapamadıkları..

Şampiyonluklarını, kupalarını çala çala yıldıramadıkları..

Her türlü engele rağmen durduramadıkları..

Ve de boğazına kadar çirkefe gömülmüş Türk futbolunun nadide çiçeklerine karşı duyulan bir büyük öfkedir bu..

Ne yaparsanız yapın..

Arkanıza kimleri alırsanız alın..

Güneş’leri ve onların temsil ettiği değerleri balçıkla sıvayamazsınız..

Bu sonuçsuz hayaline kapılanlar..

Bu dünyayı var eden etik değerler karşısında mutlaka yok olup gideceklerdir..

Belki biraz geç olacak ama..

Önemli olan maçın sonucudur!..