26 Ekim’de Trabzon Büyükşehir Belediyesi 15 Ağustos’ta kutlamadığı fetih törenini gerçekleştirdi. Devlet idarecileri de aslında fetih günü olmamasına karşın önceden beri yapılan yanlışı sürdürdü. Neticede ortaya ilginç bir manzara çıktı. Bunun yanında basına yansıdığı üzere olaya yeni boyut getirilerek Türk Tarih Kurumu’nun fetih hakkındaki kararının beklenildiği ifade edildi.

Öncelikle belirtmek gerekir ki TTK’nin aslî görev ve yetkileri arasında şehirlerin ve ilçelerin fetih veya kurtuluş günlerine karar vermek yoktur. Bu günlerin tayini valilik veya belediye meclislerince alınır. Ancak yerel idare kurumları bu tür tarihî bilgi gerektiren konularda uzman görüşünü almak için devlet birimlerine başvurabilir. Bu nedenle de TTK, Türkiye’deki en üst ilgili makam görüldüğü için bilgi noktasında kendisine danışılmaktadır. Nitekim bugün birçok ilçe belediyesi fetih veya kurtuluş günlerini belirlemek için TTK’den gelecek uzman raporunu beklemektedir. Ancak söylediğimiz gibi bunun kanunî zorunluluğu yoktur. Trabzon Büyükşehir Belediyesi istese Trabzon’daki üniversitelerde bulunan tarihçilerden de görüş alıp fetih gününü onaylayabilir. Ancak kimi çevrelerce eleştiriye tabii tutulabileceği ihtimaliyle bunu en üst merciden onaylatmak istemiş ve TTK’ye danışmıştır.

Fetih günlerinde tören yapılması geleneği İttihâd ve Terakki iktidarlarına kadar geriye gitmektedir. Bu tür etkinliklerin amacı tarih bilincini harekete geçirerek toplumda vatan sevgisi ve millî duygular yönünde coşkunluk sağlamaktır. İttihâd ve Terakki idaresi de I. Dünya Savaşı’nın belirmeye başladığı dönemde, 1914 yılının 29 Mayıs’ında İstanbul’un fethini halkın geniş katılımıyla büyük bir törenle kutlamıştır. Fakat devlet yetkililerinin bu etkinliklerin icrasında bazen başarısızlığa uğradığı da görülmektedir. Zira 1953 yılında İstanbul’un fethinin 500. yıldönümü etkinliği dönemin siyasî algısı gereği Yunanistan’la bir soruna sebebiyet vermemesi için oldukça sönük geçmiştir. 29 Mayıs 1953’teki törene ne Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ne de Başbakan Adnan Menderes katılmıştır. 1960 sonrası dönemde de artık şehirlerin fetih kutlamaları her yıl yapılarak gelenek hâline dönüşmüştür.

Trabzon’un fetih günüyle ilgili tarihî süreci ağustos ayındaki köşe yazılarımızda ayrıntısıyla anlattığımız için bir daha burada tekrar etmeye lüzum görmüyoruz. Ancak üzerine ısrarla basa basa bir hususu yine vurgulamak istiyoruz. Trabzon'un fetih tarihi rastgele değil, özellikle seçilmiştir. Bunun ardında Osmanlı gücünün ve dünya hâkimiyet algısının sembolleştirilmesi vardır. İstanbul'un fethinden sonra Ayasofya'nın camiye çevrilmesindeki amaç neyse Trabzon'un 15 Ağustos'ta fethedilmesinin arka planında da aynı gerekçe yatmaktadır. Dolayısıyla kimileri tarafından sıradan bir gün ve tören addedilebilecek Trabzon’un fetih yıldönümü, tarih bilincinin nesilden nesle aktarımı için sürekliliği ifadesinin yanında taşıdığı tarihî anlam itibariyle de önem arz etmektedir.

Biz zorunluluğu olmasa da beklenilen TTK raporunun tarihî bilgiler ışığında 15 Ağustos’a işaret edeceğine inanıyoruz. Ancak başka yazılarımızda daha önce dile getirdiğimiz üzere, bu günün Sümela’da yapılan dinî ayinle irtibatlandırılarak siyasî mesele hâline dönüştürülmesi ve bu nedenle 15 Ağustos’tan vazgeçilip 26 Ekim’e devam edilmesi tarihimize yapılacak ağır bir hakaret olacaktır.