Trabzon’da son zamanların en büyük ticari hareketi şehrin merkezlerinde, ara sokaklardaki çay ocakları; haliyle çay ocaklarında gündem değerlendirmeleri aşırı doz, her gün duvara yaslanarak iktidarlar kuruluyor ve yıkılıyor sokaklarda.

Trabzon’un aydını da, enteli de, düşünürü de, solcusu da, sağcısı da, muhafazakarı da, kendine yeter de artar. Sokak bu, dedim ya konuşuyor.

Bizim sokakta kimler mi var?

Sen varsın, ben varım, o var, bu var. Gelecek için bu şehri bekleyenler var.

Bizim sokağın acı kahvesini ya da çayını yudumlarken konuşulanlara kayıtsız kalmak olur mu? Ha diyeceksiniz ki, zaten konuşulanlar herkesin bildikleri bunları yazmaya ne gerek var?

Bu konuda sizin de fikriniz mi var?

Elbette olur.

Fikriniz de olur, düşünceleriniz de olur. Şahsen benim de oluyor, dostlarımla paylaşır ve kendi içimizde yorumlamaya çalışıyoruz. Bu bazen sokakta çay içerken, bazen arastalardan geçerken selamladığınız esnafla, bazen ise misafirimizle ofiste öylesine gelişiyor. Eminim sizler de bunu sık sık yapıyorsunuzdur. Ben şahsen çokça faydalanıyorum bu sıralar.

Dost sohbetleri iyidir, güzeldir, hoştur. Sevgi saygı çerçevesinde yürütülür. Sizleri de bekleriz. Avrupa’da bunun siyasi olanına Think Thank da diyorlar. Genelde siyasi küçük guruplar bu tür yapılaşmalardan iyi sonuçlar çıkarıyor. Biz de yan yana gelip birde resimleyip, sallandı mı sosyal medyaya eyvah ki eyvah. Hemen yakıştırmalar başlıyor. Farklı düşünceyle bir arada olmak sorun olabiliyor bu memlekette. O gün olmazsa bir gün muhakkak oluyor. Bugünü anlamak için dünlere bakmak gerek; bu şehirde kimler kimlere neler demiş…

Geçip giden dünlere bakın. Gelecekte de, geçmekte olan bu günlere bakarız. Biz Trabzonlular irademize etki edilmesini istemeyiz. Kültürümüzün yok sayılmasına, erozyona uğratılmasına, farklı kültürlerin bize kendi kültürümüzmüş gibi empoze edilmesine şiddetle karşı dururuz. Kendi yöneticilerimizi kendi iradelerimizle seçmek isteriz, kendi kararlarımızı kendimiz vermek isteriz. Kendi kurumlarımızı kendi yöneticilerimizle yönetmek isteriz.

Peki neden?

Çünkü doğru olan budur;

Biz Trabzonluyuz!

Ben de kah arasta da, kah sokakta, kah ofiste gündemi takip ederken aklımda kalanları kaleme aldım sizlere sunuyorum… Arastamızın akli selimleri diyor ki; dışarıda var olan Trabzonlular her alandan bir etken getirseler bu şehre; Trabzon mega kent olur. Olur mu olur.

Liyakat ve sermaye sahipleri enerjiye sahip olan kişiler, şehrimizden bir şekilde göç ediyorlar. Trabzon’un çok hızlı göç vermesinin önü neden yatırımlarla engellenmiyor diye konuşuyor sokak. Trabzon’un yeni kentsel mekan üretiminde gelecek 20 yılda nerelerde imarlaşma olacak, beş binliklerden sonra binlik planlarla belirlenecek. Şehir Güney Çevre Yolu’nun geçmesiyle güneye büyüme ve planlı imarlaşma şekliyle de modern ulaşım ağına; ana arterlerle de bulvarlara mevcut kavşaklara yapılacak bağlantılarla çok kısa zaman da menfi değişikliklerin olacağı konuşuluyor sokakta.

Büyükşehir olalı 6 yıl oldu ancak, yaz mevsiminde bile 24 saat süre ile hizmet veren bir toplu taşıma ağı ulaşım hattı olmadığı; sahilde tek merkezli ulaşımdan şehrin doğu-batı ve güney yakasına yapılacak küçük garajlar ile üçlü lokasyon ve bunların bağlı olduğu rink hattının artık uygulanmasının gerekliliği konuşuluyor. Hafif raylı sistemde sahil yolunun gidiş ve geliş yönü arasında ki orta refüjün bu sistemin uygulanabilirliğine yetecek bir pozisyonda olduğu konuşuluyor.

Bu şehirde tramvay, metro veya hafif raylı sisteminin halen bu zamana kadar yapılamaması, yapılırsa da ilk yapanın adı altın harflerle tarihe geçeceği konuşuluyor sokaklarda. Sahilde bisiklet yolu için alınan ve 5 TL’ye de halkın kullanımına verilen bisikletlerin daha bir yılını doldurmadan hurda olduğunu, ücretin ise 10 TL’ye çıkarıldığını konuşuyor sokak. Şuan da çok önemli bir Gülcemal Projesi uygulanıyor olmasına karşın, Beşirli’den Ganita’ya atık suyun derin deşarzla denizin çok ilerisine gönderme adına bir proje ya da tesisi yok içinde. Sadece mevcut sahil yolunun altından gelen akarı menfezle ilerletme durumu var.

Derin deşarzda ise mevcutlardan Çimenli ve Yüzüncü yıl altındakiler çalışmıyor, her ters akıntıda kokudan geçilmiyor sahillerden diyor sokak. Trabzon’un ve ilçelerinin büyüyememesinin sorunu tek merkezliliktir. Tek merkezden tek meydandan kurtulamamanın sancıları vardır, bunları biz çokça hissettik. Yeni yaşam alanları üretilirken planlamaya yeşiliyle, altyapısı, üstyapısıyla meydanlar oluşturulup plana işlenmeli; diyor sokak. İlçe belediyelerinin hemen hemen tamamının iktidar partisinden olmasına rağmen, birbirilerinden kopuk ortak projelerle bir araya gelemedikleri, proje üretemedikleri konuşuluyor. İmparatorluk şehrinden, şehzadeler şehrine, oradan da günümüze tarihi mirastan sadece adı mı kaldı Trabzon’un? Tarihi miraslarımızla birlikte estetik ve göze hoş gelen yapılaşma şeklinde bir mahallemiz, bir sokağımız var mı? Yok. Bunun için projelerin yapılmasını konuşuyor sokak. Dün sabah Hamamizade Sokak’ta çayımızı yudumlarken hararetli bir tartışma da bulduk kendimizi. Hele yanaş kardeşim dediklerin de meğer çok mağdurun olduğu bir durumdan konuştuklarına şahit olduk yanda oturanlardan; Dinledik ne diyor sokak diye. İmar Barışı adı altında ülke genelinde yapılan girişim şehrimizde de acı meyvelerini vermeye başlamış. Vatandaşın beyanına göre İmar Barışı yapılması, bile bile hataya sürüklenen bir kısım mağdur yaratmış. Bundan bahsediyorlar.

Mera alanlarında inşa edildiği tespit edilen yeni kaçak yapılar eski gibi gösterilerek, alınan yapı kayıt belgeleri iptal edilmeye başlanmış.

Trabzon’da ilk tespitlere göre, yaklaşık 400 yapı kayıt belgesi iptal edilmiş. İncelemeler sürdürülürken, iptal sayısının artması bekleniyormuş.

2017 den sonra yapılan binalar Yapı Kayıt Belgesi de alsalar kaçak kabul edilip yıkılacakmış. Yalan yanlış beyanda bulunanların yatırdığı tüm para Hazine’ye irat kaydedilecekmiş.

‘Yıkımlar başladı’ diyor yayladan gelen amca; mevsiminde olduğumuz günlerde yaylacılar şu anda nöbet tutuyorlarmış. Elde parası yatırılmış Yapı Kayıt belgeleri, kulaklarda ise karşı yaylada yıkım için gelen ekskavatörün sesi. Önceleri bu tür İmar Affı uygulamaları, yeminli bürolarla yerine getirilerek işe; mimar ya da mühendis bakış açısı ekleniyor ve süreç nispeten yanlışsız ilerliyordu. Mağduru az, kanuna nizama uygun! Çayımızı içtik. sokağı dinledik. Tam kalkacaktık ki masadaki yaylacı olan amcanın söylediği de kulaklarımızda yankılandı:

“Oyu buyu yok. Oy verirken en önlerde sandığa koşan Trabzon; karşılığını almaya gelince ise alamayan bir Trabzon var, bu böyle gitmez” dedi. Sokak bu dedim ya; konuşuyor…