Memlekette “ayarsız ağızlar” kötünün çoğalması için ağız birliği yapmış durumdadır. Gözler, öylesine nefrete bürünmüş ki iyi işlere dahi bu insanlar, “güzel işler yapılmış” deme erdemliliğini gösteremiyorlar.

Türkiye, dünyada ancak üç beş ülkede bulunan 232 m boyunda uçak gemisi yapıyor. Gövdesi tamamlanan ve 12 uçak, onlarca helikopter, tank taşıma hangarında çeşitli askeri malzemeleri taşıma kapasiteli, yâni eşi benzerlerinden geri olmayan bir muhteşem savunma unsuru inşa ediyor. Malum ayarsız gürûh, tutturmuş bir tank-palet. Bir yazımda “tank-palet siyasete alet” teması ile bu “ayarsızlara” ayar veren fikirleri gereken tonda dile getirmiştim.

“Hiçbir şey yapılmadı” diyenlere 2023’te denizlerde ay yıldızla egemenliğimizi haykıracak bu muhteşem eser, kapak olsun.

Ha unutmadan söyleyelim. Altay tanklarından tam 250 tanesi de 2023’ten önce askeri envantere işlenecek. Bu hakikatle de “hiççilere” tebrik kartı gönderelim.

Yerli otomobil, hem de hibrit bir araç olarak 2022'de yollarımızda olacak. 10 adet araç prototip olarak îmal edildi. Seri üretim için de her zemin hazır. Bu nokta da “nanaycılara” kerteriz defteri olsun.

Silahlı-silahsız hava araçlarımız da bu “illetli dillere” göre yalandı. Bayraktar bu konuda öyle başarılı oldu ki bu “istemezükçü” kesim beyaz bayrak sallamak zorunda kaldı.

Adamlar Akdeniz’le Kızıldeniz’i birbirine bağlayan 163 km uzunluğundaki Süveyş Kanalı’nı 1869 yılında yapmış. Biz de İstanbul’da İstanbul Boğazı’na paralel başka kanal yapma çalışması yürütüyoruz. Önünde sözüm ona kalabalık unvanlar bulunan ukala tipler, önlerine seçilmiş birkaç zevatı katarak “bilimsel bulmuyoruz” nümayışı ile vaveyla koparıyorlar. Sanki bu işleri planlayanlar bilimden bînasipler!

Dünyanın sayılı havalimanını yaptığımız günlerde de aynı koro, hiç değişmeyen bir solo ile “yapamazsınız” diye ses vermiş, bu tutumlarıyla Almancı politikalara yol vermiştiler.

Yani ne yapılırsa yapılsın memnun olmayacak tipler hep var olagelecektir. Bunlar iyi yönetilen, hızlı karar alan, dünyada itibarı tavan yapmış bir memlekete tahammül edemezler. Çünkü bunların genetik yapılarında Türk’ün başarabileceğine dönük bir hücre mevcut değildir. Hele başaranlar, millî ve manevî yönden temayüz etmiş ise ortaya çıkan her başarı bunlara zül gelir.