Birinin söylemediği bir söz ya da yapmadığı bir işi ona ithaf etmek iftiradır. Toplumumuzda iftira atanlar yadırganır, kötü bir gözle bakılır. Devletimiz kanunlarla iftira atanlara cezalar dahi vermektedir.

Eğitim çalışanları, eğitim sisteminin son yıllarda bozulması ile birilerinin elinde oyuncak olmuştur. İsteyen istediği gibi eğitim çalışanlarını sorguluyor, hakaret ve tehdit ediyor. Hatta görevi başında darp edilip öldürülen eğitim çalışanlarımızda vardır.

Eğitim bir kamu hizmetidir. Ticari bir işletme mantığıyla müşteri memnuniyeti gibi bir dert olmamalıdır. Ülkemizde müşteri haklıdır mantığı eğitimde de uygulanmaya çalışılınca, öğrenci velilerinde çeşitli davranışlar gelişmeye başlamıştır. Bir zamanlar eğitimde ihbar hattı 147 ile bu baskı zirveye çıkmıştır. Milli Eğitim Bakanı Ziya ŞELÇUK gelince ilk iş olarak bu hattı kapatmıştır. Sonraları BİMER bu işi üstlenmişti. Cumhurbaşkanlığı sistemi gelince de BİMER kapatılıp, yerini CİMER almıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 25. Maddesi “Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler.”

Türk Ceza Kanununun Madde 267- “(1) Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiilin maddi eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır. Madde 271- (1) İşlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden ya da işlenmeyen bir suçun delil veya emarelerini soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uyduran kimseye üç yıla kadar hapis cezası verilir.”

Kamuda bir denetim illa ki olmalıdır. Yapılan işlerin kanuna uygun gidip gitmediği, yanlışlıklara müdahale edilip kasıtlı kamu işlerini aksatanlara ceza verilmelidir. Ancak bu bak sana neler yapacağım dercesine eğitim çalışanlarını baskı altına almak için şikayet mekanizmalarını kullanmakla olmamalıdır.

CİMER’e yapılan başvurularda görevlendirilen 2 müfettiş ilgili kurum veya kişiye bu nedir demek için Ankara’dan kalkıp gelerek var olan düzeni bozmaktadır. Çoğu başvurular haksız ve asılsız çıkmaktadır. Bu uygulama eğitim çalışanlarının 2 haftasını felç etmektedir. Peki, asılsız çıkan ihbarlarda şikayet sahibine dönük hiçbir şey yapılıyor mu? Hayır, yapılmıyor ve yapanın yanına kar kalır mantığı ile hareket ediliyor.

Eğitim çalışanları bu tür haksızlıklara maruz kalınca Türk Eğitim Sen haksızlığa uğrayan eğitim çalışanlarının yanında yer alarak avukatları aracılığıyla iftira atan bu kişilere karşı iftira atmak suçundan dava açmaya başlamıştır. Geçen hafta Hatay’da eğitim çalışanını keyfi olarak şikayet eden bir veliye mahkeme 6.000 lira tazminat ödemeye mahkum etmiştir. Bu hafta da başka bir veliye 6.750 liralık ceza verilmiştir.

Eğitim çalışanları mutlu ve huzurlu olmadığı sürece eğitimde yol almamız mümkün olmayacaktır. Devletin bir nizam içerisinde olabilmesi sorumluluk sahibi insanların yeterli ve sorumluluklarını yerine getirmeleri ile gerçekleşecektir. Eğitim çalışanlarına yapılan haksız eleştiri ve saldırılar artık bir son bulmalıdır.