Günümüz yönetin elitlerinin dilinde pelesenk bir söylem “Devleti bir şirket gibi yönetmek” Bu söylem, tercih, önerme… Adına ne derseniz deyin sadece kar etmek ve elde edilen karın bir bölümünü hissedarlara dağıtmak amacına hizmet eder. Lakin bir devletin ereği kar etmek değildir, olmamalıdır da.

Aristoteles asırlar öncesi devletin amacını; erdemli yurttaşlar yetiştirmek ve insanı erdem bağlamında geliştirmek ”insan onuruna yaraşır bir yaşamın gerçekleşmesine katkı yapmak” olarak tariflerken, bugünün paragözlerinin yüzleri kızarır mı acaba?

Paranın ve makamın yüceltildiği bir ülkede insan hayatının ucuzluğu tartışılmaz ancak yaşanır. Ve biz ulusça bu utancı yaşamaktayız umarsız!.. Çok değil birkaç gün öncesi, bir dost meclisinde, ”bu olayı yazabilir misiniz ACABA?”  diye aktarılan bir sağlık skandalını, kamuoyu gündemine taşıyıp, çözüme ilişkin girişimde bulunmanın her şeyden öte bir insanlık ödevi olduğu bilinciyle paylaşıyorum;

Doktorunun Yaygın kanser vakası tanısıyla PET çekimine yönlendirdiği hasta yakınları, PET çekimi için Numune Kampüsünde bulunan Nükleer Tıp Ünitesi Sekreterliğine müracaat ediyorlar. Aldıkları yanıt, PET/CT için ancak bir ay sonrası verilen randevu tarihi oluyor. Oysa hastalık her an metastas yapma riski taşımaktadır… Hasta yakınları PET/CT çekimini öncelemek adına Trabzon’da arayışa geçiyorlar, ama KTÜ PET bölümünün kapanmış olması nedeniyle, tek seçenek Numune Araştırma hastanesi ve onunda randevu süresi bir ay… zorunlu olarak Bölgede bulunan Rize ya da Samsun seçeneğinden birini tercih etmek durumunda kalıyorlar ve sınırlı bütçeleriyle çekimi ancak Samsun’da gerçekleştiriyorlar. Buradan kendilerine sağlık, sıhhat ve afiyet diliyorum.

Erken teşhisin, can kurtarıcı öneminin bilinci ve bir yazar sorumluluğumla yaptığım araştırma sonucunda; Trabzon’da aslında 2 PET çekim ünitesinin olduğunu, ancak KTÜ PET çekim bölümünün (her nedense?) kapatıldığını… yoğunluk nedeniyle de Numune Kampüsünde bulunan Nükleer Tıp Ünitesi yapılacak çekimlere ancak 1,5 ay sonrası için randevu verilebileceği acı gerçeği ile karşılaşıyorum… durun daha bitmedi, tüm bu yetmezlikler bir yana; yaptığım görüşmelerin, edindiğim bilgilerin paylaşılması durumunda sorumlu tutulacağım TEHDİTİ de işin çabası oluyor!

Oysa, günümüz tıbbında PET/CT ile özellikle kanser tanı ve tedavi takibinde yaşamsal gelişmeler sağlanmıştır. Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) teknolojisi, Bilgisayarlı Tomografi (CT) ile birleştirilerek, bir çok hastalığın teşhisine olanak sağlayan ve bu alanda dünyada kullanılan en ileri teknolojik görüntüleme yöntemi olarak tanımlanıyor.

Diğer yandan, nedeni bilinmeyen ateş gibi “tanı konulamayan hastalıkların”  teşhisi, enfeksiyon odaklarının saptanması, kalp hastalıklarında canlı dokunun tespiti ile Alzheimer ve demansın ayrımında da etkinliğinden yararlanılmakta. Özellikle kanserin ilk teşhisi, evrelenmesi, ve doğru bir tedavi planlaması için tüm aşamalar PET/CT ile gerçekleşmektedir.  

Kaldı ki; sektörel anlamda Kazan-kazan furyasına dönen ilaç piyasasında, özellikle kanser ilaçları yan etkileri önemsenmesi gereken ilaçlardır… Uygun ilacın kullanılması hem gereksiz yan etkilerden kurtaracak hem de kanserli dokuya doğru ilaç ve erken müdahale ile hastalığı engelleme şansı yakalanabilecektir.

Kanser tedavisine yön veren PET/CT ünitelerinin yaygınlaştırılıp çoğaltılması gerekirken Trabzon’umuzda sayısının ikiden bire düşürülmesi, yaygın kanser tanımlamasına muhatap bölgemizde ziyadesiyle düşündürücüdür!.. Hem de o denli düşündürücüdür ki; Farabi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesinin bahçesindeki bir yontuda. Kanuni Sultan Süleyman’ın  “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/ Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” Sözleriyle ifade bulan yaşamsal gerçeğe sırt dönecek kadar paragöz olmaya eş bir durumdur!

İnsanın; insanca yaşaması için gerekli düzenlemelerin, başta sağlık olmak üzere tüm önlemlerin alındığı bir ülke özlemiyle.

Haydi! bir şeyler yapın. Çaba gösterin…

İnsanı yaşatın ki Devlet yaşasın.

Haydi!