Alan inşa edildi ardından bir sürü şikâyet dinledik. Ulaşımdan kullanıma ve hizmetinin imkânsızlığına ve de malum “rant” hikâyelerine kadar.

Üç hafta önce zorunlu olarak aniden İstanbul’a gitmemiz gerekti. Malum artık Atatürk Havaalanı devre dışı. Açık halk alanı olacakmış artık. Fakat biz İstanbul’a yeni alandan gidip geleceğiz ya son derece tedirginiz. Hele de uzaklık meselesi ve ulaşım bizi tedirgin etti. Çocukların işi gücü var hava alanına gelmeleri gerçekten mesele.

Fakat uyduk şansımızın akıntısına bir yol vardık İstanbul hava alanına. Bekledik ki uçaktan inince birilerinin dediği gibi 40-45 dakika perona kadar yürüyeceğiz. Hayır hemen uçak yanında bizi otobüs aldı beş dakikada perona.

Şimdi biz İstanbul’a nasıl varacağız? Sorduk bir görevliye “Abi şu asansörle iki kat aşağı in solda hangi semte gideceksen o levhayı bul her yarım saatte bir “Havaist” otobüsü gelir kırk dakika sonra gideceğin semttesin.” İçimden, “Ne de rahat söylüyor, oğlum burası Türkiye, İstanbul” çaresiz uyduk düzene. Baktık durak üstünde elektronik panoda otobüsümüzün 7 (Yedi) dakika sonra geleceği yazıyor. İnanmadım, ana bir baktım küüüüt sekiz dakika sonra geldi. Bindik, 15 TL sudan ucuz. Tam 40 dakika sonra Küçükçekmece’deyiz. Şoföre dedim ki, “Yeğen dönüşümüz bu arabalarla mümkün mü?”  Şoför bana “Abi, yolun karşısında bu durağın muadilini bul her yarım saatte bir aynı araba gelir, taaaak hava alanındasın”. İnanmadım ama mecburen “Eyvallah” dedik.

Her yarım saatte bir mişşş, “Lan oğlum burası Türkiye” dedim içimden. Neyse, vardık evimize şükrolsun . Üç hafta sonra döneceğiz, dönüşten iki gün önce (ben biraz pimpirikli herifim ya) eşime dedim ki ya gel şu şoförün dediği durağı bulup gırgırına bekleyelim bakalım mesela gideceğiz, adamın dediği doğrumu.

Anaaa, trink otobüs yarım saatte bir gerçekten gelmesin mi. Hayret acaba biz İstanbul’da değil de Londra’da olmayalım? Uzatma, dönüş günü yine aynı durağa gelip endişeli bekledim. Vallahi dedikleri saatte küüüüt otobüs düşmesin mi. Keyifle bindik, görevli bavulları aldı kurulduk hanımla gıcır koltuklara tosladık 15 er kağıt yine tam 42 dakika sonra İstanbul Havaalanı. Peronda her hizmet tıkır-tıkır yeminle söylüyorum. Yürüyen yollar, merdivenler, koltuklar fıstık, anında iniş kalkış, sıkıntı yok her şey tıkır tıkır.

Elhamdülillah bindik uçağa zamanında Trabzonistandayız. Haaa, gelelim sonuca her şeyin bir acemiliği var, biz onu artık atlattık. Siz siz olun şehir efsanelerini uyduran şehir eşkıyalarına inanmayın. Vallahi gidiş-geliş, bekleyiş, yolculuk ve alandaki her hizmet tıkır-tıkır. Ah şu “rant” hikâyeleri yok mu, ah şu her şeye karşı olmak, “istemezüüük”cüler. Biz hatırlarız Boğaz Köprüsü için de “Zapsuyu” hikâyelerini. Neyse yapandan, hizmeti geçenden Allah razı olsun dedik, inanın gidin içiniz çekmese de siz de “Allah razı olsun” diyeceksiniz.