Sağlık sorunlarım nedeniyle İstanbul’a gitmek zorunda kalmıştım. İkinci planımda da Trabzon etkinliklerine katılmam vardı. Yıllardır gidememiştim. Trabzon etkinliklerinin öykülerini o kadar güzel anlatıyorlardı ki; hayran olmamak mümkün değildi. Uçaktan iner inmez gündemin değişeceğini düşünmemiştim. Esas günden ikinci plana itilmişti. İstanbul koca şehir… Devlet içinde devlet. “Taşı toprağı altındır” derlerdi. Bu ilke son yıllarda tamamen değişmiş: İstanbul’da yaşayan Karadenizliler, Trabzonlular altınmış. Zira her etkinliğe damgasını vuran Karadenizliler, Trabzonlular… Sanatçısından organizatörlüğüne kadar… Eski dostlar, “ hoş geldiniz” demeye fırsat vermeden beni eğlence merkezine götürdüler. Aman Allahım! O ne güzellik… O ne coşku. O, birlik, beraberlik. El ele, omuz omuza oyun halkaları… Siyasetin nabzı – meğerse – İstanbul’da atıyormuş. Hangi ilçenin, hangi ilin önemli insanlarını arıyorsan burnunun dibinde. Aşına yüzler, ışıl ışıl yanan gözler… “Nedir bu Karadenizlilerden çektiğimiz” diyenler oldu: Her şeyi bu kadar güzel yapmak zorunda mısınız? Ne yalan söyleyeyim hoşuma gitmedi değil. Bana mı öyle geliyor, bilmem. Beşikdüzü’nün insanı bir başka oluyor. Keşke stantlardaki görevliler de özel seçilse!..

Bazı ilginç olayları not almak istedim. Mikrofonu nereye, kime uzatsam, al sana ilginç bir olay. Kaydet, edebildiğiniz kadar. Tüm etkinliklerde Beşikdüzü ve Ofluların ağırlığı bir başka. Bu ağırlık belediye başkanlarından kaynaklanıyor. Bu arada Vakfıkebir’i de es geçmemek lazım. Muhammet Balta kardeşimiz bir başka… Güleç yüzlü, sevimli tavırlarıyla cazibe merkezi durumunda… Bir ara sohbet konusu değişir gibi oldu. Spor gündeme geldi. Fenerli dostlar: “aman ne olur, bu güzel ortamı bozmayalım” deyince konuyu değiştirmek zorunda kaldık. Neyse her şeyin zamanı var.

Trabzon’un güzelliklerine kendimi öyle kaptırmışım ki; neden sonra bu güzellikleri – gazetemde –Sonnokta’da okuyucularımla paylaşayım dedim. Medya mensubu olmak, bazı avantajlar da sağlamıyor değil. En azından ismen tanınıyorsunuz. Kendinizi tanıtırken, hemen araya girenler oluyor: “Ben sizi şu yazınızdan tanıyorum. O yazı, o öykü çok güzeldi.” Bunları duymak insanı mutlu ediyor.

Kaptırdım ki; sağlık sorunlarımı yine ertelemek zorunda kaldım. Ne diyelim Allah büyüktür.

Trabzon, İstanbul’dan böyle görünüyor. Emeği geçenleri kutluyorum. İstanbul’dan selam, sevgi ve saygılarımla…